Enver abim buyurdular ki;
Hocamız buyurdu ki; Allahü teâlâ Kur’an-ı kerimde şu ayet-i kerime ile Eshâb-ı kirâm’ı methü sena ediyor. Sûre-i Fethin son âyetinde “Onlar birbirlerini çok severlerdi” buyuruluyor. Demek ki birbirimizi çok sevmemiz lazım. Birbirimizi çok seversek İslâmiyete hizmet çok kolaylaşır. İşlerde bir bereket hasıl olur, cemaatte bereket var, cemaatte rahmet var. Ayrılıkta felaket var. Cemaatten, topluluktan ayrılan felakete gider. Topluluk içinde olan, ehil de olsa, na ehil de olsa, ehille beraber cennete gider. Çünki Mevlânâ Halid-i Bağdadi Hazretleri; Ehil ve naehil beraberest, buyuruyorlar. O kadar hoş ki; bu büyüklerin kapısında, sen ehilsin buyur içeriye, sen na ehilsin dön geriye yok. Ya ne var? Ehil ve naehil beraberest. Bizim için en sevindirici haber bu. İş, beraber olmak. Birlik ve beraberliğimizi sağlamak. Burası ilk açıldığı zaman teşrif buyurduklarında; hizmetlerimiz için hiçbir endişem yok, bunlar devam eder gider. Benim bir endişem var. Siz benim bu endişemi yıkın, bakın, zafer her zaman sizinle beraber olacak. Nedir o endişem? Endişem, aranıza nifak girmesin buyurdular. Aranıza dedikodu girmesin, gıybet girmesin. Din kardeşinizi size biri kötüledi mi susturun. Sana mı düştü onun gıybetini yapmak, onun dedikodusunu yapmak, deyin. Niye onun iyi taraflarından bahsetmiyorsun. Niye onun cömertliğinden anlatmıyorsun. Niye onun kitâb satışlarından bahsetmiyorsun. Niye onun hizmetlerinden anlatmıyorsun da ufak tefek birkaç hata kusur işlemiş, yani hepsi bir tarafa, bu mu yani şimdi mühim olan deyip onu susturana 100 şehid sevabı var, buyurdular. Çünki haramı engelledin. Hem onu günâhtan kurtaracaksınız, hem kendinizi günâha girmekten kurtaracaksınız. Velhasıl, araya nifak tohumlarını ektirmeyeceksiniz.