Enver abim buyurdular ki;
Hocamız buyurdular ki; Kardeşim, El mer’ü me’a men ehabbe. Dünyâda kim kimi severse, âhiretde onunla beraber olacakdır. Buradaki me’a kelimesi, Fransızca liyazon demek, ya’nî bağlamakdır. İşte efendim, bu bağlamak, me’a demek, sevgi demekdir, buyurdular. Sevgiyle bağlananları kimse koparamaz. Menfe’atleri bağlananlar, koparılır. Ama aşk sardı mı, onu ancak âşıklar anlar.
Bir gün gece sâat oniki, bir gibi, zil çaldı. Mübârekler, hayırdır inşâallah, bu sâatde nedir bu zil diye, odalarından çıkdılar; Bir de baktık, iki arkadaşımız ziyârete gelmiş. Onlara, sâat kaç dedim. Sâate bakmadık. Trenden indik buraya geldik, dediler. Çıkdım Mübâreklere, arz ettim. Mübârekler buyurdular ki; efendim bir şey mi olmuş. Yok, ziyârete gelmişler, dedim. Mübârekler buyurdular ki; haklılar efendim haklılar, çünki, aşkla akıl bir araya gelmez, alın içeri buyurdular.
Bir gün Mübârekler Cennet ni’metlerinden bahsediyorlar. Bir arkadaşımız aşka geldi her hâlde, Mübâreklere dedi ki, Efendim, Allah rızâsı için sizden bir şey istiyorum. Buyur kardeşim, hayrdır inşâallah buyurdular. Ben şu anda ölmek istiyorum, dedi. Mübârekler buyurdular ki, Allah Allah, ne kadar kendinize düşkünsünüz. Kardeşim, insan kendini bu kadar sever mi? İnsan kendini bu kadar düşünür mü? Peki, öldünüz, bu ni’metlere kavuşdunuz. Bu hizmetleri kim yapacak, buyurdular.
ali zeki osmanağaoğlu