Enver abim buyurdular ki;
Sizi temin ederim, üç sene, aşağı yukarı her pazar veya cumartesi, öğrenci iken Hocamızın yanına gittik, bize bir gün namaz kılın demediler ve abdest şöyle alınır demediler hiç. Sadece, İmam-ı Rabbani hazretleri’nin büyüklüğünü, Mevlana Halid hazretleri’nin büyüklüğünü, Abdülhakim Arvasi hazretleri’nin büyüklüğünü anlattılar, bize o büyükleri sevdirdiler ve öyle namaz kıldık ki… Biz bir gün trene bindik, Zeki Celep abi Muğla’ya gidiyor, ben de Deniz’liye gidiyorum, öğrenciyiz. Namaz vakti geldi trende, takva ya bu. Gittik. Efendim, biz namaz kılmak istiyoruz, tren duracak mı dedik. Duracak, dediler. Tren durdu, inin namazınızı kılın, dediler. Enver abi müezzin, cemaatle namaz kılıyoruz istasyonda.. Tam biz namaza durduk, düdükler çalıyor. Trenin hareket etmesi lazım. Şimendifer geldi, namazı da bozduramıyor, bütün millet bindi mi trene abi, herkes bize bakıyor. Selam verdik, şimendifer, çabuk binin, dedi. Namazımızı kıldık. Ama onlar bize iki rekat namaz kılın demediler. Namaz böyle kılınır.. Pekin’den tayyareyle gidiyoruz. Özel bir tayyare, Çin tayyaresi. Namaz vakti geldi, ben seccademi pilotun o arkasındaki boş yere serdim, namaza durdum. Çin tayyaresindeki hostesler, böyle bakıyorlar bana, hiç umurumda değil. Ne yapıyor bu adam?. Daha neler, neler. Ama bir gün olsun bize namaz kılın demediler. Fakat o büyük zatların sevgisini verdiler…
ali zeki osmanağaoğlu