Enver abim buyurdular ki;
İki kötü ahlâk kimde varsa, kâfirken müslüman olamaz, müslümanken imanını kurtarır veya kurtaramaz. Çok tehlikeli! Bu iki huy ve ahlâk, iliklerimize kadar girmiştir; fakat ancak birisi söylerse anlarız. O da korkar, söyleyemez. Onun için, bunu söyleyecek birine ihtiyacımız vardır. O da, Mübareklerin yazdığı kitaplardır. Çünki, o kitapların içindeki kelamlar, onlara ait değil, büyüklere aittir. Onlar, ben derleyip topladım, o büyüklerin kelamlarını bir araya getirdim, buyurdukları için, o kitaplar bizim için bir aynadır. İnsan kendini göremez; ancak aynaya baktığı zaman kendini görür. Dolayısıyla, kitapları okuyarak, o ahlâk bizde var mı, yok mu, anlayabiliriz. Yoksa söyleyemezler, söylemedikleri için de bilemeyiz, bilemediğimiz müddetçe de imansız ölme tehlikesi vardır. Cevap Veremedi kitabında Mübarekler buyuruyorlar ki; Bu iki ahlâktan birincisi, kibir, ikincisi, inattır. Benim dediğim doğru dersen, yandın gitti. Onun için, ben haklıyım inadı, çok tehlikelidir. Halbuki cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; Haklı olduğu halde, din kardeşinin kalbi kırılmasın diye, kardeşim sen haklısın diyebilse, onun Cennete gitmesine ben kefil olurum. Mübarekler buyurdular ki; Ahirette en büyük sıkıntıyı, ben haklıyım diye gidenler çekecektir. Çünki, haksız çıktığı anda nereye dönecek? Fakat ben haksızım derse, zaten haksızım dedi. Haklıysa, sen haklıymışsın, derler. Burada demişler veya dememişler, ne faydası var?
ali zeki osmanağaoğlu