Enver abim buyurdular ki;
İslam Âlimleri ansiklopedisinde yazılı bir hadîs-i şerîfde Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki “aleyhissalâtü vesselam”; Allahü teâlânın seçilmiş bazı kulları vardır. Onlar hep neş’elidir. Cenâb-ı Hakkın rahmetini, merhametini, affını düşündükçe hep neşeli dururlar. Fakat onların kalpleri ve içleri, mahşeri düşündükleri zaman, kabri düşündükleri zaman, Cehennemi düşündükleri zaman kan ağlar. Ama müminin neşesi yüzünde, kederi kalbindedir. Hiç kimseyi üzmeye, hiç kimsenin hakkı yoktur. O keder bizde kalsın, başkasına günah. Çünki, Allahın kullarının sevgiye ihtiyacı var, sevindirilmeye ihtiyacı var. Üzmeye ne hakkımız var, Allah muhafaza etsin. Çünki, Mübarekler bir gün bir sohbetlerinde buyurdular ki; “Bir mümin bir kimseyi sevindirse, annesini, babasını, arkadaşını, komşusunu, arkadaşını sevindirse, birine bir neşe verse, bundan cenâb-ı Hak râzı olur. Eğer o cenâb-ı Hakkın rızası, gökten yere bir ampul olarak inmiş olsa, onun nûrundan güneş kararır”. Allah, O’nun kullarını sevindirmekle o kadar râzı oluyor.
Mübarekler bir sohbetlerinde buyurdular ki; Bir kumaş, bir boyaya batırılırsa, o kumaştan o boya çıkmaz. Elbiselerimizin hepsi zamanında bir kumaştı. Batırdılar çıkardılar, rengarenk elbiseler teşekkül etti. Eshab-ı kiramın ‘aleyhimürrıdvan’ Hazret-i Peygamberin ‘aleyhissalatü vesselam’ bir an dahi olsa sohbetinde bulunmakla, kumaşları boyanmıştır.
ali zeki osmanağaoğlu