Enver abim buyurdular ki;
Mübarekler buyurdular ki; Üç türlü sevap vardır. Bir, kendisinin işlediği amellere, ibadetlere verilen sevap. İki, din kardeşine iyilik, hizmet ederken elde ettiği sevap. Kaç misli! Üç, Allahü tealanın dinine hizmet ederken aldığı sevap. Bu, en fazlası. Efendi hazretlerinin vasiyetnamesi var. Vasiyetnamenin en son satırı iki kelime. Ondan sonra artık yazı yok. Ama hayatın ta kendisi. Hepimizin en çok işlediği suç ve kabahatin cevabı orada. Efendi hazretleri buyuruyorlar ki; Kimseyi incitmeyin. Hayat bu! Çünki, incittiğiniz herkesten dolaylı kazandığınız günahın sınırı yok. Çünki kalp, Allah’ın komşusudur.
Mübarek Hocamız, haftalık okunanları gönderirlerken, dua ederlerken, saydıkları isimler çoğu zaman bir saati bulurdu. Kendilerine bir bardak çay vermiş olan İbrahim efendiyi bile unutmazlardı. O sırada bir arkadaşımız Hocamıza; Efendim, kâffe ehl-i iman ervahı için denilse, bu okunanlar onlara gider mi, diye sormuş. Hocamız buyurmuşlar ki; Gider efendim. Öyle dendiği zaman da hepsine gider. Fakat kimin gönderdiği belli olmaz. İsim belli edildiğinde, okunanlar ona hususi tabak içinde ikram edilir, kimden geldiği bizzat belli olur.
ali zeki osmanağaoğlu