Enver abim buyurdular ki;
Mübarekler kaç kere buyurdular ki; bizi arayan kitapların satırlarının arasında bulsun, diye. Yine birgün Yusuf adında bir saatçi, mübarek Hocamıza mektub yazmış, o mektubda diyor ki . Ben bir şeyhe talebe olmak için istihareye yattım, yani bunların hangisine ben tâbi olayım diye. Efendim, ben rüyamda sizi gördüm. Mübareklere yazıyor ki, bana bir el verin diyor. Şimdi kağıt kalemi aldık. Mübarekler; ben söyleyeyim siz de yazın buyurdular. Ve aleyküm selam kardeşim. Gördüğünüz rüya sahihtir yani doğrudur. Siz benden bir el istiyorsunuz ben size iki el veriyorum. Benim ellerimden biri Seadet-i Ebediyye diğeri Mektubattır. Bu iki kitaba kavuşan bize kavuşmuştur. Bütün bilgilere kavuşmuştur. Siz bu iki kitabı okuyun başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Biz de onları okuyup anlamaya çalışıyoruz. Nasıl, cevap böyle olur. Dolayısıyla, Mübarekler buyuruyorlar ki; bizimle görüşmek isteyen, bizimle sohbet etmek isteyen, kalbimdeki muhabbetten almak isteyen, ilmihal okusun ve okutsun. Hem okusun hem de birine versin okutsun, çünkü Mübareklerin yolu böyleydi.
ali zeki osmanağaoğlu