Enver abiler buyurdular ki;
Dünyada kim kimi severse, ahirette onunla beraber olacaktır. Ama şunu iyi bilin ki, mü’min, Allahü tealanın sevgili kuludur ve çok kıymetlidir. Bir köyde bir müslüman, bir de hıristiyan iki arkadaş varmış. Müslüman, gel müslüman ol, ebedi ateşte yanma, demiş. O da, sen gel hıristiyan ol, ebedi ateşte yanma, demiş. İşi uzatmışlar, müslüman en son, bir ateş yakalım, ikimiz de elimizi sokalım. Kimin eli yanarsa, bilsin ki öbür tarafta yanacak. Var mısın, demiş. O da varım deyince, fırını yakmışlar. Biri, Bismillahirrahmanirrahim diyerek, öteki de, istavroz çıkararak fırına ellerini sokmuşlar. Biraz sonra ellerini çıkarmışlar, ne o yanmış, ne bu yanmış. Müslüman da; benim dinim hak, onunki batıl. Onunki niye yanmadı diye şaşırmış kalmış. Ya Rabbi, şimdi bu fitne çıkarır. Beni bu sıkıntıdan kurtar ya Rabbi, derken, bir ses; hıristiyanınki batıl. Ama dua etsin ki, senin arkadaşın. Senin için onu afv ettik, demiş. Kimi, nereden, nasıl kurtaracağı belli değildir. Onun için, iyiler, iyileri bulur; kötüler, kötüleri bulur. Bu, âyet-i kerime mealidir. Onun için, bizim dinimizde derler ki; Sen bana hiç kim olduğunu söyleme. Kiminle berabersin, onu bana söyle, yeter. Onun için, arkadaşının sayesinde hıristiyanın bile eli yanmamış. Onun dini batıl, o yanacak; ama dünyada bizleri çok sevdiği için, onun hatırına yakmadı.