Enver abiler buyurdular ki;
Eden kendine eder, hiç kimse kimseye kötülük yapmaz, kendisine yapar. Cenab-ı Hakkın ihsan ettiği mutlak geçici olan kısa ömrümüzde, yine Allahü tealanın ihsan buyurduğu ahiret tarlasına, yine Allahü tealanın ihsan ettiği tohumu ekelim. Yani, Allahü teala kulunu önce anne rahminde, karnında yarattı. O da bir hayattır. Sonra dünyaya getirdi, o bitti. Bu da bitecek. İlim, kudret, para, ne varsa, hepsi Allahü tealanın ihsan ettiği tohumdur. Netice: Ahirette iki yer vardır. Siyah, beyaz; Cennet, Cehennem. Oraya kimler gidecektir? Aişe validemiz buyuruyorlar ki; Ben bizzat cenab-ı Peygamberden “aleyhissalatü vesselam” işittim. Yani rivayet değil, bizzat duydum. Cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyurdu ki; Kim insanların kızacağı, ayıplayacağı bir meselede, Rabbimin rızasını düşünürse, Onun rızasını ön plana alırsa, cenab-ı Hak, sen benim tarafımı tuttun, ben de senin tarafındanım, seni himayem altına aldım, der. İnsanlar, Allahü tealanın kızacağı bir işte, Onun kullarını memnun etmeğe, onlara şirin görünmeğe kalkarsa, benden değil, benim aciz yarattığım kuldan mı bekliyorsun, denir, hepsi kaybolur gider. Efendi hazretleri ‘kuddise sirruh’ buyuruyorlar ki; Sevgi ve muhabbet, alternatifi olmayan bir nesnede olur. Benzeri olmayacaktır. Benzeri varsa, birlik, sevgi olmaz. Allahın benzeri yoktur. Bir olan Hakta birleşirseniz, sevgi ve muhabbetiniz daimi olur. Eğer şu veya bu meselede birleşmeye kalkarsanız, mutlaka aranıza fitne girer. Onun için, görmez misiniz câmi’e gidenler sevişir, meyhâneye gidenler dövüşür. Neden? Muhabbetsizlikten.