Enver abiler buyurdular ki;
Mübarek Hocamız buyurdular ki; Mürşidler, vefatlarından sonra daha çok feyz verirler. Ne gibi? Kınından çıkmış kılıç gibi olurlar. Fakat, müridler hayattaki gibi alamazlar, alma noksanlıkları olduğu için eksiktir. Vermek tamam, ama almak yok, buyurdular. Mesela; Selman-ı Farisi “radıyallahü anh” cenab-ı Peygamber’den “aleyhissalatü vesselam” hayatta iken tam alıyordu ama vefat edince cenab-ı Peygamber’in o kadar çok verme imkânı varken, baktı ki noksanlık başladı. Alış şartlarından birisi de, fiziki görüşmedir. Hemen Ebu Bekr-i Sıddık’a “radıyallahü anh” talebe oldu. Bu sebepten dolayı, o noksan madde tamamlansın diye. Çünki, büyüklerden istifade etmenin 5-6 maddesi var. Mübarekler tek tek saydılar. Bir tanesi edepli olması lazım. Eğer ufak bir şekilde edebe riayetsizlik olursa, sayılanların hepsi yok olur. Ben Efendi hazretleri’nden ne istifade ettiysem, edebim sayesinde istifade ettim, çok korkardım, buyurdular. Bir madde de konuşmaktır, görüşmektir. İstifade etmenin ana şartı da, diri iken görüşmektir. Bu, dosdoğru olunca vermek olur ama almak… Bir yere kadar gelir, orada kalır. Selman-ı Farisi hazretleri alma eksikliğini gidermek için Hazret-i Ebu Bekr-i Sıddık’a gitti. Ben sana talebe olacağım, dedi. Cenab-ı Hak vefatından sonra daha çok feyz ve bereket veriyor.