Enver abiler buyurdular ki;
Arkadaşlara akşam anlattım. İran fetholunduğu zaman, askerler neşe içerisinde, sevinç içinde Medine-i Münevvere’ye döndüler ama Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hiçbirinin yüzüne bakmadı. Sadece önüne bakarak “La havle vela kuvvete illa billah” diyordu, üzüntüsünden. Ya Rabbi, İran’ı aldık, bu halifenin hali ne, dediler. Hemen oğlu Abdullah’a gittiler. Dediler ki; Ya Mübarek. Nedir bu babanın hali. Biz İran’ı, koca imparatorluğu yıktık geldik, sevinçle karşılanmak istedik, ama şu hale bak. Neden acaba? Mübarek; Babamın huzuruna bu elbiselerle mi gittiniz? Eğer halifeyi memnun etmek istiyorsanız, bu elbiselerinizi atın, kendi elbiselerinizi giyin. Hemen gittiler, kendi elbiselerini giydiler. Onlar dünya malına dönüp bakmazlar. Geldiler, bu sefer hoş sohbet, güler yüz, tatlı söz. Birisi çıkmış; Ya emir-ül müminin, bir elbiseyle bu kadar insan ne olur? Buyurdu ki; Bugün elbise değiştiren yarın kalbini değiştirir. Çünki, elbiseye muhabbet dünyaya muhabbettir. Allah sevgisi aradan kalkar. Yarın öbür gün ben öldüğüm zaman cenab-ı Peygamber “aleyhissalatü vesselam”; Eshabım elbiselerini değiştirdi, kalpleri de değişti, dünya muhabbeti kendilerine geldi, niye mani olmadın diye sorarsa ben ne cevap vereceğim? Allahü teala Kur’an-ı kerim’de mealen; Eğer siz kendinizi değiştirmezseniz, Allah size verdiği nimeti değiştirmez. Eğer siz kendinizi değiştirirseniz, ki bu parayla olur meslekle olur, Allahü teala o zaman size verdiği nimeti değiştirir. Bu, âyet-i kerimedir. Hazret-i Ömer de bunu anlatmak istiyor. Siz bugün elbiselerinizi değiştirirsiniz, yarın evlerinizi değiştirirsiniz, sizi dünya sevgisine boğar, nefes alamaz hale gelirsiniz.