Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh” Vefatı
2-
Bir âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir…
Bir gün buyurdular ki; Elhamdülillah, elhamdülillah, emîn olun ki, dîne hizmet edenler vefât edince, melekler onun cenâzesini taşırlar. Ne mutlu size kardeşim, ne mutlu size. İmreniyorum size, imreniyorum. Allahü teâlâ ecrinizi artdırsın. Sizler ile böyle konuşunca kuvvet alıyorum. Efendi hazretlerinin, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin rûhları şâd oluyor. Sizin hizmetleriniz ile onların rûhları şâd oluyor. Efendi hazretleri bana “Seksen sene hizmet edersin inşâallah.” dediler.
Hocamız, hastahânede hasta iken, tekerlekli sandalye ile alt kata inecekdi. Talebeleri sandalyeyi kaldırıp, alt kata indirmek istediler. Hocamız buyurdular ki; Arkadaşlar çekilsin, görevliler gelsinler. Tabî’î talebeleri acabâ Hocamız niçin yardımı kabul etmediler diye üzüldüler. El-cevâb: Kardeşim, kul hakkına gireriz. Görevliler bu iş için ücret aldıklarından, kul hakkı olmaz. buyurdular.
Muhterem dâmâdları Enver Ören ağabey anlatmışdı:
Efendi hazretleri buyurmuşlar ki; İyiler iyilikleri de bir heybeye doldurup, berâberlerinde alıp gitdiler. Gitdiler, iyilikleri de götürdüler. Allahü teâlâ herkese Hocamız gibi ölüm nasîb etsin. Hocamız okuya okuya, kelime-i şehâdet getire getire vefât etdiler. Hani birisi vefât edince, gözleri açık kalır da eliniz ile kapatırsınız ya, hiç alâkası yok. Hocamız, gözleriyle hepimize bakdılar, vedâlaşdılar ve gözlerini yumdular. Vefât mı etdi diye tereddüd etdik. Bakdık ki nefes almıyor.
– devamı var –