-HAYATINDAN KESİTLER-
Çay ve yemek sohbetleri:
-1-
Biz bazı sohbetlerde çay içerdik. Ben subay elbisesiyle hizmet ederdim. Semaverden çay koyardım verirdim. Efendi hazretleri açık içerdi çayı. Açık çay ve bir şeker. Yanında bizim kayınpeder Ziya bey otururdu. O da açık içerdi. Ama o üç şeker koyardı. Efendi hazretlerinin diğer tarafına Hâlid bey otururdu. O koyu içerdi. Simsiyah ve bir şeker. Onları ben bilirdim, öyle koyardım. Bazen mübârek yarısını içer bardağın, yarısını alır bana uzatırdı. Al, bunu sen temâmla derdi. Ne büyük ni’met. Efendi hazretlerinin yarısını içtiği o çayı içmek bana nasib olurdu efendim. Hem de birkaç kerre oldu.
Sofrada da böyle, yuvarlak bir masada yerdik. Efendi hazretleri otururdu, işte sağında Ziya bey, solunda Hâlid bey. Sonra diğer ahbablar otururdu. Ben tam karşılarına otururdum Efendi hazretlerinin. Efendim, rahmetli Hâlid bey, Bakırköy’de oturur, hususi tavuk keser, kendi evinde pişirirler, haşlamasını yaparlar, onu getirirdi. Efendi hazretlerinin yanında açardı, sofrada. Eliyle ayıklardı etleri, beş on dakika. Ayıklanmış olarak Efendi hazretlerinin önüne koyardı. Efendi hazretleri, birkaç lokma alırdı. Efendi, geri kalan hepsini Ziya beyin önüne koyardı. Al, bunları sen ye derdi. Yemekden sonra Hâlid bey, gülerdi, Ziya beye latife yapardı. Ben o kadar zahmet çektim, bunu kestik, haşladık, pişirdik, bir de ayıkladım, hepsi senin için mi bunlar derdi Ziya beye. Latife yapardı. Sofrada da bazen, iyi hatırlıyorum beraber yemek yerken mesela, tabağında yarısını yerdi, bir parça kalırdı, bana uzatırdı Efendi hazretleri. Al, bunu sen temâmla derdi. Elhamdülillah, onunla iftihar ediyorum. Ne büyük ni’met. Bir Mürşid-i kâmilin yediği yemeğin bakiyesi bana nasip oldu. Onların yemeklerinde feyz vardır muhakkak.
Bir gün gitdim, herkes uykuda, erken gitdim. Bahçeye girdim. Baktım. O arka kapıdan merdivenlerden çıktın mı, evin kapısının önünde ufak bir meydanlık var. O meydanlığa bir şey sermişler, üstüne sofra kurmuşlar, Efendi’ye. Efendi çay içiyordu, semaver kaynıyordu. Kendine de bir çay koy dedi. Koydum. Sofrada, ekmek, yoğurt, çay vardı. Peynir yerine yoğurt yiyordu mübârek. Taze yoğurt getirmişler. Muhiddin Efendi vardı, terzi. Onun annesi evde yoğurt yapardı, Muhiddin Efendi her hafta getirirdi. Demek ki bir gün evvel getirmiş. O gün çünki, Efendi yalnız yiyordu. Kimse yoktu yanında. Gel otur sen de, beraber yiyelim dedi. Beraber yedik. Bunlar ni’met.
-devamı var-