Enver Abilerin, Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi “rahmetullahi aleyh” hakkında buyurdukları sözlerden bazıları :
97-
- Mübârekler buyurdular ki; Kardeşim, Allahü teâlâ bir mü’mine şu dört şeyi vermiş ise, ona her şeyi vermişdir. Ondan dahâ bahtiyâr, ondan dahâ şanslı kimse yokdur, olamaz, buyurdular. Birincisi, insan yaratmışdır. Çünki, bütün mahlûkları Allahü teâlâ yaratmışdır. Bütün bu mahlûkların arasından, her cins mahlûkun arasından mümtâz kıldığı insan olarak bizi yaratmışdır. Sonra, yüzyirmidörtbinden fazla veyâ noksan Peygamberler gelmişdir. Onlardan birinin ümmeti yapabilirdi. Veyâhud da Afrika’da, Amerika’da, şurada burada dünyâya getirebilirdi. Fekat müslimân yapdı ve ümmet-i Muhammedden eyledi. Böyle bir Peygambere ümmet olmak, çok kıymetlidir. Benî İsrâîl’in Peygamberleri dahî bu ümmetden olmağı istemişler. Bu müslimânlar arasından da Ehl-i sünnet vel cemâ’at fırkasından yaratdı. Diğerleri bid’at sebebi ile, küfr sebebi ile, Cehenneme uğrayacaklardır. Fekat Ehl-i sünnet vel cemâ’at i’tikâdı, hazreti Peygamberin ‘aleyhissalâtü vesselâm’, Eshâb-ı kirâmın îmânı ve i’tikâdıdır. Bindörtyüz sene sonra bu, bize nasîb oldu. Bu ne büyük bir şans, bu ne büyük bir ni’metdir. Dördüncüsü, Allahü teâlâ ancak çok sevdiği, çok mümtâz kıldığı, çok ayırd etdiği kullarına nasîb eder, o da sevgili bir dostunu ona tanıtır. Sevdiği bir dostunu tanıtmak, aynı Eshâb-ı kirâma hazret-i Peygamberi ‘aleyhissalâtü vesselâm’ tanıtması gibidir. Sevdiği kuluna tanıtması demek, ona çok büyük ni’metler vereceğine, Cenneti nasîb edeceğine alâmetdir. Çünki vermek istemese idi, istek vermezdi. Biz güyâ istedik, hâlbuki ne alâkası var. Onu veren Allah’dır ‘celle celâlühü’.