-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-59-
Ehl-i sünnet âlimleri çok büyüktür. Çok ilm sahibidir, çok faziletlidirler. Peki efendim, bu âlimler niye büyük? Efendim, bunlar o kadar mütevazi insanlardır ki, onlar mütevazi oldukça, Allah onları yükseltti. O halde âlim, ne kadar alçak gönüllü olursa, o kadar yükselir. Âlim kendini ne kadar iyi bilmeye kalkışırsa, Hak indinde ve insanların nazarında o kadar kaybetmiştir. Bir insan kendini nekadar büyük görürse, kibirlenirse, ben bilirim diye başını kaldırırsa, çenesinin altından onu aşağı çekerler, Allah indinde ve insanların gözünde küçülür. Sadece kendisi, kendisini büyük görür. Bir insan nekadar mütevazi olursa, başını nekadar aşağı indirirse, kibirlenmezse, başının üzerinden onu yukarı asılırlar, kendisini sadece kendisi küçük görür, fakat o kişi Allah indinde ve insanların gözünde büyüktür, kıymetlidir. İnsanın çenesinin altında bir zincir vardır. Bir de burnunun üstünde vardır. O kimse kendini yukarı çekmeye çalışsa, kibirlense, çene altındaki zincir onu aşağı çeker. Herkesden aşağı olur. Bir kişi tevâzu sâhibi olsa, kendini aşağı görse, zincir onu yukarı kaldırır, yükseltir. Kibir herşeye, her iyiliğe engeldir, kimde varsa sahibini alçaltır, sevimsizleştirir. Tevazu çok kıymetliidir, kimde varsa sahibini yükseltir, onu herkes sever. Efendi hazretleri çok mütevâzi’ idi. Va’z ederken yakınındakilere, yavaşça, “Ağzımdan yanlış kelime çıkarsa ikaz edin. Çünki ben ma’nâları düşünürüm, kelimeye kıymet vermem” buyururdu. Bunu tevazû’dan söylerdi. Hiç yanlış bir kelime söyleyip, ikaz edildiği olmadı. Şimdikiler; ma’nâdan haberi yok, yaldızlı kelimelerle konuşmaya çalışıyor. Efendi hazretlerinin kelime hazinesi çok zengindi. Aynı ma’nâya gelen sekiz on kelime söylerdi. Birinden anlamayan diğerinden anlasın, ondan da anlamayan öbüründen anlasın diye.
-59-
Ehl-i sünnet âlimleri çok büyüktür. Çok ilm sahibidir, çok faziletlidirler. Peki efendim, bu âlimler niye büyük? Efendim, bunlar o kadar mütevazi insanlardır ki, onlar mütevazi oldukça, Allah onları yükseltti. O halde âlim, ne kadar alçak gönüllü olursa, o kadar yükselir. Âlim kendini ne kadar iyi bilmeye kalkışırsa, Hak indinde ve insanların nazarında o kadar kaybetmiştir. Bir insan kendini nekadar büyük görürse, kibirlenirse, ben bilirim diye başını kaldırırsa, çenesinin altından onu aşağı çekerler, Allah indinde ve insanların gözünde küçülür. Sadece kendisi, kendisini büyük görür. Bir insan nekadar mütevazi olursa, başını nekadar aşağı indirirse, kibirlenmezse, başının üzerinden onu yukarı asılırlar, kendisini sadece kendisi küçük görür, fakat o kişi Allah indinde ve insanların gözünde büyüktür, kıymetlidir. İnsanın çenesinin altında bir zincir vardır. Bir de burnunun üstünde vardır. O kimse kendini yukarı çekmeye çalışsa, kibirlense, çene altındaki zincir onu aşağı çeker. Herkesden aşağı olur. Bir kişi tevâzu sâhibi olsa, kendini aşağı görse, zincir onu yukarı kaldırır, yükseltir. Kibir herşeye, her iyiliğe engeldir, kimde varsa sahibini alçaltır, sevimsizleştirir. Tevazu çok kıymetliidir, kimde varsa sahibini yükseltir, onu herkes sever. Efendi hazretleri çok mütevâzi’ idi. Va’z ederken yakınındakilere, yavaşça, “Ağzımdan yanlış kelime çıkarsa ikaz edin. Çünki ben ma’nâları düşünürüm, kelimeye kıymet vermem” buyururdu. Bunu tevazû’dan söylerdi. Hiç yanlış bir kelime söyleyip, ikaz edildiği olmadı. Şimdikiler; ma’nâdan haberi yok, yaldızlı kelimelerle konuşmaya çalışıyor. Efendi hazretlerinin kelime hazinesi çok zengindi. Aynı ma’nâya gelen sekiz on kelime söylerdi. Birinden anlamayan diğerinden anlasın, ondan da anlamayan öbüründen anlasın diye.
-devamı var-