-HAYATINDAN KESİTLER-
Hüseyin Hilmi Işık efendi’nin rahmetullahi teala aleyh, sohbetlerinden bazı bölümler:
-447-
-447-
Tefsîrden dîn öğrenilmez, esas ma’nâsını anlıyamayız. Îmânı-islamı öğrenmek isteyen ilmihal kitâblarını okur, ibâdetleri öğrenmek isteyen fıkh kitâblarını okur. Hadîs-i şerîfde, Allahü teâlânın bir kulunu sevdiğinin alâmeti fıkh ilmiyle uğraşmasıdır buyuruluyor. Tefsîrden, Kur’ân-ı kerîmin ma’nâsını anlıyamayız. Bir âyet-i kerîmede, iblise kıyamete kadar lanet ediliyor. (“İla yevmiddîn” buyuruluyor. Yevmiddîn, kıyamet günü demekdir. “Mâlikî yevmiddîn” kıyamet gününün sâhibi, mâlikî demekdir). İblis, sevinmiş. Niye seviniyorsun denilince, Allahü teâlâ bana kıyamete kadar lanet ediyor, sonsuz demiyor, kıyametde kurtulacağım demiş. Bazı âlimler âyet-i kerîmeye bakarak iblise hak vermişler. İblis kıyametde kurtulacak biz kendimize bakalım demişler. İmâm-ı A’zâm hazretleri, bu meselenin aslını öğrenmek için Eshab-ı kirâm’dan hayatta olanları araştırmış. O zemân Eshab-ı Kirâm’dan sadece 6 dânesi hayattaymış. Bunlardan en yakında olanı 100’lerce kilometre uzaktaki Tufeyl radıyallahü anh hazretleriymiş. Tabii herkes 100-150 sene yaşamaz. Tufeyl radıyallahü anh hazretleri 100 yaşından fazla idi. Hadis-i şerifde abdest alırken dirseklere kadar yıkamak emr ediliyor. İmâm-ı A’zâm hazretleri Eshâb-ı kirâmdan olan Tufeyl’e radıyallahü anh, Peygamber efendimizi abdest alırken gördünüz mü, diye sormuş. O da gördüm deyince, abdest alırken, kollarını yıkarken dirseklerini yıkar mıydı, yıkamaz mıydı diye sormuş. Tufeyl radıyallahü anh da, “Hem yıkardı, hem de herkesin yıkamasını emr ederdi. Dirseklerinizi yıkamazsanız abdestleriniz olmaz, buyururdu” dediğinde, İmam-ı A’zâm hazretleri; “İblis hapı yuttu” buyurmuş. Çünki, abdest alırken dirseklere kadar yıkayın emrinde dirsekler de dâhil olunca, İblise kıyamete kadar lanet edilmesinde kıyamet de dâhildir, İblis hapı yuttu buyurmuş. İslâm âlimleri böyle çalışmışlar. İmâm-ı Buhârî hazretleri yediyüzbin hadîs-i şerîf toplamış. Hepsini araşdırmış. Nasıl araşdırıyorlar? Birisinden bir hadîs-i şerîf duyunca, falan Eshâb-ı kirâmdan duydum deyince o kişi, o sahâbi ile aynı şehirde yaşamış mı, yaşadıysa aynı sohbetde bulunmuş mu, bulunmuşsa yazarmış, bulunmamışsa yazmazmış, onlar Müslimde de var. Müslim kitâbının sâhibi, aynı şehirde bulunması yeter diyor. Aynı şehirde bulunmuşsa bir sohbetde karşılaşmışdır diyor. O da sağlam bir kitâb. Buhârî daha sağlam. Kesin kaynak bulamazsa, hadîs-i şerîf de mühimse, o zemân Ravda-i Mutahharaya gelirmiş, kabr-i se’âdetin halkalarından yapışırmış, yâ Resûlallah, sen bu hadîs-i şerîfi söyledin mi diye sorarmış. Kabrden de, “Evet söyledim” cevabını alırmış, ondan sonra yazarmış. Buhârî, böyle sağlam kitâbdır.
-devamı var-