Mazher-ı Cân-ı Cânân “kuddise sirruh” hazretleri şöyle anlatmıştır: “Ben onaltı yaşında iken babam vefat etti. Vefat etmeden önce bana şöyle vasiyyet etti: “Bütün vaktini, kemâlâtı, olgunlukları ve üstün dereceleri elde etmek için harca. Kıymetli ömrünü boş şeyler ile geçirme.” Babamın vefatından sonra vasiyyetine uyarak ilim öğrenmeye ve öğrendiğim ilimle amel etmeye başladım. Büyük zâtların sohbetlerine devam ettim, evliyâ zâtların sohbetine koştum. Onların sohbetine kavuşma şevki, arzusu beni sarmıştı. Nerede büyük bir zâtın olduğunu duysam, hemen onun ziyâretine giderdim.
Mazher-ı Cân-ı Cânân hazretleri, küçük yaşta zâhirî ilimleri öğrendikten sonra tasavvufa yönelip, Seyyid Nûr Muhammed Bedevânî’den feyz alarak yükseldi. Dört sene bu hocasının sohbetine devam edip hilâfet aldı. Hocası Seyyid Nûr Muhammed’in, vefatından sonra, altı sene Şeyh Gülşenî ve oniki sene Muhammed Efdal ve Hâfız Sa’dullah’ın, sekiz sene Muhammed Âbid-i Senâmî’nin sohbetlerine devam ederek tasavvufda Müceddidiyye yolunda yüksek derecelere kavuştu. Ayrıca Kâdiriyye, Ceştiyye, Sühreverdiyye ve Kübreviyye yollarından da icâzet (diploma) aldı. Zâhirî ve bâtınî ilimleri öğrendikten sonra insanları irşâd etmeye başladı. Derslerine ve sohbetlerine âlimler, âmirler, velîler ve halk devam edip ondan feyz aldılar. Mîr Müslîman, Senâullah Pâni-pütî, Gülâm Kâki, Seyyid Alîmullah, Seyyid Abdullah Dehlevî gibi büyük âlimler ve velîler yetiştirdi.
Kendisi ilim tahsîlini şöyle anlatmıştır: “Fârisî lisanını ve diğer bazı bilgileri babamdan, Kur’ân-ı kerîmi, tecvîd ve kırâat ilmini Kâri Abdürresûl’den, aklî ve naklî ilimleri de zamanımızın âlimlerinden öğrendim. Babamın vefatından sonra da, Hacı Muhammed Efdal’den, tefsîr ve hadîs ilmi öğrendim. Onbeş yaşında iken kendisinden ilim öğrendiğim hocam Hacı Muhammed Efdal, bana bir takke hediye etmişti. Bunun bana öyle bir bereketi oldu ki, zihnim iyice açıldı. Hiçbir şeyi okuyup öğrenmekte zorluk çekmedim. Tahsîlimi tamamladıktan sonra, bir müddet de talebelere ders verdim. Bundan sonra tasavvufa yönelme arzusu iyice fazlalaşmıştı. Bir defâsında rüyâmda gaybdan bir ses; “Bizim seninle işimiz var. İnsanların hidâyete kavuşması ve onları hidâyete kavuşturacak yolun yayılması senin sebebinle olacak!”dedi. Bu rüyâyı da görünce tasavvufa yönelip, bâtın nisbetini elde etmek arzum iyice kesinleşti. Bu maksadıma kavuşmak için Seyyid Nûr Muhammed Bedevânî’nin huzûruna gidip, ona talebe oldum. Beni talebeliğe kabul edip, çok iltifât ve ihsânda bulundu. Benim hâllerime bakıp, bana karşı tevâzu’ ile büyük bir sevgi ve alâka gösterdi.
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi