Birgün kendi evinin aralığında (holünde) istirahat ederken, aniden; “İki üç ay sonra biz bu evde olmayız” buyurdu. Orada bulunanlar; “Husûsî odanızda mı bulunacaksınız?” diye arzettiler. Buyurdu ki: “Orada da olmayacağım.” Ya nerede olacaksınız?” diye sordular. “Bu yerlerden hiçbirinde olacağım görülmüyor. Bakalım ne olur?” buyurup, yollarının îcâbı açık söylemedi.
Safer ayının yirmiüçü Perşembe günü, dervişlere, kendi mübârek elleriyle elbiselerini taksim etti. Kendi üzerinde pamuklu, sıcak tutan bir elbise bulunmadığı için, havanın soğukluğu te’sîr edip, tekrar sıtma hastalığına tutuldu ve tekrar yatağa düştü. Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” hastalıktan kurtulup, az bir zaman sonra tekrar hasta olmuşlar ve vefât eylemişlerdi. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, bu husûsta da ittibâ’ı (uymayı) kaçırmadı.
Bu günlerde hastalığı şiddetli olmasına rağmen cemâatle namaz kılmağı terketmedi. Ancak son dört-beş gün, yalnız başına namaz kıldı. Duâları, tesbihleri, salevâtları, zikri ve murâkabeyi, hiçbir eksiklik olmadan yapıyordu. Dînimizin ve hocalarının yollarının inceliklerinden hiçbirini terketmiyordu. Bir gece, gecenin üçüncü yarısında kalkıp abdest aldı. Teheccüd namazını ayakta kıldı ve; “Bu bizim son teheccüdümüzdür” buyurdu.
Buyurdu ki: “Sünnete çok sıkı sarılmak lâzımdır.” Bu sözleriyle de Peygamber efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem” uymak istemişlerdi. Çünkü, Peygamber efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” vefât edecekleri zaman böyle nasîhat eylemişlerdi. Abbâd bin Sâriye’den “radıyallahü anh” Tirmizî ve Ebû Dâvûd şöyle rivâyet eder “Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bize va’z ediyordu. Bu va’zdan kalbler ürperiyor. Gözler yaşarıyordu. Dedik ki: “Yâ Resûlallah! Bu sözleriniz vedâ va’zına benziyor, bize vasiyyet ediniz.” Resûlullah aleyhisselâm buyurdular ki: “Size vasiyyetim olsun: Allahtan korkunuz, bir köle bile emr-i ilâhîyi bildirirse dinleyiniz ve yapınız. Yaşayanlarınız çok şeyler görecek. O zaman benim ve Hulefâ-i râşidînin sünnetine gayet sıkı sarılınız,onu elden kaçırmayınız. Dinde bid’atten çok sakınınız. Çünkü bütün bid’atler dalâlettir, sapıklıktır.”
-devamı var-
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi