ŞEYTÂNLAR KAÇAR ONDAN
Peygamber Efendimiz, sahâbe-i güzîne,
Buyurdu ki: (Bu gece, bir rüyâ gördüm yine.
Bir kuyunun başında idim ki o rüyâda,
Küçük bir kova ile, su çekerdim orada.
Benden sonra kovayı, “Ebû Bekir” aldı ilk.
Onun su çekmesinde, var idi bir zaîflik.
Ondan sonra o kova, büyüdü, genişledi.
“Ömer bin Hattâb” alıp, onunla çok su çekti.)
Bu hadîs-i şerîfin şerhinde, çok âlimler,
Resûl’ün rüyâsını, şöyle tâbir ettiler:
Hazret-i Ebû Bekr’in, halîfelik müddeti,
“İki sene” olmakla, çok yer fethedilmedi.
(Onun su çekmesinde, zaîflik vardı biraz.)
Diye buyurmasının, mânâsı budur esâs.
Ömer ibnil Hattâb’ın, daha çok su çekmesi,
“Uzun” olduğundandır halîfelik süresi.
Hazret-i Ebû Bekir devrinde, her ne kadar,
Alınamadıysa da çok yerler ve topraklar,
Lâkin o, hiç kimsenin çekemeyeceği bir,
Büyük mes’ûliyyet ve yük altına girmiştir.)
Yine buyuruyor ki, hadîste Resûlullah:
(Doğru sözü, Ömer’in diline koydu Allah.)
Hazret-i Alî dahî, rivâyet eder ki hem:
Şöyle buyurmuşlardır, hadîste Fahr-i âlem:
(Biz biliriz Ömer’in, hak sözlü olduğunu,
Kalplerin, o sözlerle, sükûnet bulduğunu.)
Câbir bin Abdullah da, anlatır ki bir kere:
Bir gün Hazret-i Ömer, Hazret-i Ebû Bekr’e,
Şöyle hitâb etti ki: (Ey Ebû Bekr, bilesin.
Resûlullahtan sonra, halkın iyisi sensin.)
O dahî, cevâbında buyurdu ki: (Yâ Ömer!
Ben de Resûlullahtan duymuştum ki bir sefer:
(Ömer ibnil Hattâb’tan, daha iyi ve üstün,
Bir kimse üzerine, doğmamıştır henüz gün.)
Ukbe bin Âmir dahî, şöyle rivâyet eder:
Ben de Resûlullahtan, şöyle duydum bir sefer:
(Benden sonra Peygamber gelmiş olsaydı şâyet,
Ömer ibnil Hattâb’a, verilirdi bu devlet.)
Âişe-i Sıddîka buyuruyor ki hem de:
Bir gün, Resûlullahla oturuyorduk evde.
Habeşler oynuyor ve seyrediyor idi halk.
O Server buyurdu ki: (Yâ Âişe, sen de bak!)
Çenemi, o Resûl’ün, dayayıp omuzuna,
Baktım habeşîlerin bir müddet oyununa.
O sırada, Hazret-i Ömer geldi âniden,
Halk, seyiri bırakıp, dağıldılar hep birden.
Resûlullah buyurdu: (Görürüm ki âşikâr,
İns ve cin şeytânları, Ömer’den kaçıyorlar.)