Evliyanın büyüklerinden İbrahim Vâsitî “rahmetullahi aleyh” hazretleri anlatırlar:
Bir kimse, Arafat’ta bulunduğu sırada, o mübarek yerden yedi tane çakıl taşı aldı ve: – Ey taşlar! İmanıma şahid olun, diyerek bu yedi çakıl taşının üzerine Kelime-i Şehadet getirdi. O gece, bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve bütün insanlar mahşer yerinde toplanmışlar. Sıra bu zata gelince, mizan ve hesaptan sonra, günahları ağır geldiğinden Hak Celle ve Alâ hazretleri kendisinin Cehenneme atılmasını emr-u ferman buyurmuş. Azab melekleri, onu alıp Cehenneme götürmüşler. Fakat, her biri üzerine kelime-i şehadet getirerek imanına şahid tuttuğu çakıl taşlarının büyüyerek, Cehennemin 7 kapısını kapattığını görmüşler. Azab melekleri ne kadar uğraşmışlarsa da, o taşları oradan söküp atamamışlar ve o kimsenin Cehenneme atılmasına imkan bırakmadığını görünce onu tekrar huzur-u izzete götürüp niyazda bulunmuşlar: -Ya Rabbi! Bu kimseyi ateşe atmamız irade ve ferman buyuruldu. Emrinizi yerine getirmek üzere Cehennemin yedi kapısına da vardık, her birini birer taşla tıkanmış olduğu halde bulduk. O taşları yerinden kaldırmağa takatimiz yetmedi.
Cenab-ı Erhamer-Râhimîn’den hitab-i izzet sadır oldu:
Ey Kulum! Arafat’ta imanına şahid tuttuğun taşlar, Cehennemin kapısını kapattı. Senin hakkını ve şehadetini o küçücük taşlar bile zayi ve inkar etmediklerine göre, ben Azimüşşan nasıl olur da senin şehadetini zayi ederim. Kerem, ancak bana yakışır. Ey meleklerim! Bu kulumu alın ve Cennetime götürün…
Ey Kulum! Arafat’ta imanına şahid tuttuğun taşlar, Cehennemin kapısını kapattı. Senin hakkını ve şehadetini o küçücük taşlar bile zayi ve inkar etmediklerine göre, ben Azimüşşan nasıl olur da senin şehadetini zayi ederim. Kerem, ancak bana yakışır. Ey meleklerim! Bu kulumu alın ve Cennetime götürün…