Musa aleyhisselam, peygamber olmadan önce Mısır’dan firar etti; onca zorluk ve açlığa tahammül ettikten sonra Medyen’e geldi. Bir grup insanların, koyunlarına su vermek için bir kuyunun kenarında toplanmış olduklarını gördü. Onların arasında, Şuayb aleyhisselamın kızları da vardı. Musa aleyhisselam, Şuayb aleyhisselamın kızlarına yardım ederek onların koyunlarına su verdi. Kızlar evlerine döndüler. Musa aleyhisselam da çok acıkmıştı; açlığını gidermesi için Allahü teâlâya dua etti.
Bu sırada Şuayb aleyhisselamın kızlarından biri, Musa aleyhisselamın yanına gelerek; “Babam, koyunlarımıza su vermenin ücretini vermesi için sizi yanına çağırıyor.” dedi. Musa aleyhisselam, o kızın kılavuzluğuyla Şuayb aleyhisselamın evine gitti. İçeriye girince yemeğin hazır olduğunu gördü. Musa aleyhisselam, sofraya oturmadan, öylece ayakta durmuştu.
Şuayb aleyhisselam ona;
“Ey genç! Otur yemek ye.” dedi.
“Ey genç! Otur yemek ye.” dedi.
Musa aleyhisselam; “Allah’a sığınıyorum” dedi.
Şuayb aleyhisselam; “Neden? Aç değil misin?” diye sordu.
Musa aleyhisselam şöyle cevap verdi:
“Açım! Ama bu yemeğin, koyunlara su vermemin ücreti olmasından korkuyorum. Biz, Allah ve ahiret için yapmış olduğumuz bir iş karşılığında, yeryüzünü altınla doldurup bize verseler de ondan bir zerre almayız.”
“Açım! Ama bu yemeğin, koyunlara su vermemin ücreti olmasından korkuyorum. Biz, Allah ve ahiret için yapmış olduğumuz bir iş karşılığında, yeryüzünü altınla doldurup bize verseler de ondan bir zerre almayız.”
Şuayb aleyhisselam yemin ederek;
“Yemek ücretten dolayı değildir, misafiri ağırlamak, bizim ve babalarımızın âdetindendir.” dedi.
“Yemek ücretten dolayı değildir, misafiri ağırlamak, bizim ve babalarımızın âdetindendir.” dedi.
Musa aleyhisselam, O’nun bu sözlerini duyunca, oturup yemeği yedi.