Hâfız Abdülazîm Münzirî, Kırk Hadîs-i Şerîf adlı kitabında, İbni Ömer’den “radıyallahü anh” rivâyet ediyor:
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz buyurdular ki:
“Kim ki bir mümin kardeşinin ihtiyacını temin ederse, mahşer günü ameller tartılırken terazinin başında duracağım. Benden imdat isteyince, o zâta mutlaka şefaat edeceğim.”
İbni Abbâs, Peygamber efendimizden şöyle rivâyet etmiştir:
“Hayır ve şer Allahü teâlâ hazretlerindendir. Hayır anahtarları ellerine verilmiş olanlara müjdeler olsun. Şer anahtarları ellerine verilen kimselere yazıklar olsun.”
Afv el-Müzenî babasından, o da dedesinden “rıdvânullahi aleyhim ecmaîn” şöyle rivâyet eder: Peygamber efendimiz buyurdular ki:
“Allahü teâlâ, insanların ihtiyaçlarını gördürmek için öyle kullar yaratmıştır ki, onlara Cehennem azabı yoktur. Kıyamet günü olunca onlar için nûrdan kürsüler hazır olur. İnsanlar hesaba çekilirken, onlar Allahü teâlâ ile sohbet ederler.”
Ali ibni Ebî Tâlib “radıyallahü anh” rivâyet etti: Peygamber efendimiz buyurdular ki:
“Kim ki bir mümin kardeşine yardım ve ihtiyacını temin etmek için harekete geçip yürürse, Allahü teâlânın yolunda harp eden mücâhidler sevâbı verilir.”
Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” şöyle rivâyet etti: Peygamber efendimiz buyurdular ki:
“Kim ki bir Müslüman kardeşinin ihtiyacını temin ederse, Allahü teâlânın yakın dostu ve velî kulu olur. Bir kimse mümin kardeşinin sıkıntısını gidererek sevindirirse, Allahü teâlâ o mümine mahşerde, sırâtı geçerken iki tane nûrdan ışık verir. Bu iki nûrun ziyasının kudretini yalnız Allahü teâlâ bilir.”