- Gençlerin öğrendikleri, taşa yazılan yazı gibidir, silinmez. Mezar taşlarındaki yazılar bile, asrlar geçdiği halde gayb olmuyor. Yaşlıların öğrendikleri, buza yazılan yazı gibidir. Buz eriyince yazı gayb olduğu gibi unutulur.
- İnsanların en hayırlısı Kur’ân-ı kerîm ilimlerini öğrenen ve öğrendiklerini öğretendir. Dini öğretmek değil, öğrendiklerini öğretmek deniliyor. Kafadan olmaz, nakl ile olacak, Ehl-i sünnet âlimlerinden olacak. Kur’ân-ı kerîm bilgileri ikidir. Kalb bilgileri ve beden bilgileri. Kalb bilgilerine iman, beden bilgilerine islamiyyet denir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okuyan dinini doğru olarak öğrenir, insanların hayırlısı müjdesine kavuşur.
- Bir kimse kendi kafasından tefsir yazmağa, mânâ vermeğe kalkarsa kâfir olur.
- Kur’ân-ı kerîmin tefsiri fıkıhtır, İlmihâldir. Dinimizi öğrenmek için ilmihâli okuruz. Dolayısıyla, Kur’ân-ı kerîme ulaşmayan, Kur’ân-ı kerîm kaynağından çıkmayan din, din olmaz. Çünki aslı Odur.
- Kur’ân-ı kerîmi anlamak isteyen, İlmihâl okumalıdır, dinini öğrenmelidir. Yoksa bir kelimesinin manasına yanlış inanmış olsa, ya anlatanın yüzünden yahut da kendi anlayışı yüzünden küfre girer.
Hüseyin Hilmi Işık (rahmetullahi aleyh)