Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî “kuddise sirruh” hazretleri buyurdular ki;
Gençliğimde Allahü teâlâya yalvarıp; “Yâ Rabbî! Bana yardımını ihsân et. Bu yolun ağırlığını çekmeye kuvvet ver. Bu yolda ne kadar riyâzet ve mücâhede varsa yapayım” diye duâ ettim. Allahü teâlâ duâmı kabûl buyurup, bana öyle bir kuvvet ve kudret ihsân etti ki, bu yolun ne kadar zahmeti ve meşakkati varsa hepsine katlandım. Ne yapmak lazımsa, Allahü teâlâya hamd olsun yaptım. Şimdi ihtiyâr hâlinde, riyâzetten ve nefsimle mücâdeleden kurtulmuş bulunuyorum… Evliyâ-i Kirâmın rûhlarına teveccüh eder, hepsinin rûhâniyetlerinin eserini görürdüm.
Bizim yolumuz Urvet-ül-Vüskâ’ya çıkar. Ya’nî, Resûlullahın “aleyhisselâm” sünnetine uymak ve Eshâb-ı Kirâmın hâllerine bakmaktır. Bunun için bu yolda az bir amel, büyük fütuhatlara, neticelere sebep olur. Sünnete uymak çok büyük bir iştir. Bu yoldan yüz çeviren, dînini tehlikeye atmış olur.”
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi