Hak teâlâ, bu alçak dünyayı gözünüze aşağı ve değersiz göstersin. Kalb aynanızı, âhıretin güzel cemâli ile süslesin! Bu duâmızı, mîraç gecesi, kendisinden gözü hiç ayrılmayan, tertemiz Peygamberi “aleyhissalâtü vesselâm” hurmetine kabûl buyursun!
Sevenlerimize ve iyi gözle bakanlarımıza nasihatimiz şudur: Bütün varlığımızla Allahü teâlânın mukaddes zâtına dönmeliyiz! Ondan başka herşeyden yüz çevirmeliyiz! Fârisî mısra’ tercümesi:
İş budur, bundan başkası hiçtir!
Bugün, bu büyük nîmete kavuşmak için Ebû Bekr-i Sıddîkın “radıyallahü anh” yoluna inanmak ve bağlanmak lâzımdır. Bu yolda bulunan büyüklerin bir sohbeti ile kavuşulan şeyler, sıkı riyâzetlerle ve ağır mücâhedelerle ele geçemez.
[(Riyâzet) nefsin istediklerini yapmamak, haramlardan, mekruhlardan sakınmaktır. (Mücâhede), nefse ağır gelen, onun istemediği şeyleri yapmak, farzları, sünnetleri, müstehabları işlemek demektir].
Bu büyüklerin yolunda, sonda kavuşulan nîmetler, başlangıçta yerleştirilmiştir. Sona varanların kavuştuklarını, daha ilk sohbette ihsân ederler. Bu büyüklerin yolu, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” yoludur. Eshâb-ı kirâm insanların en üstününün, daha birinci sohbetinde öyle nîmetlere kavuştular ki, ümmetin Evliyâsı, bunlara en sonda belki kavuşabilir. İşte bu, nihâyetin bidâyete yerleştirilmesidir. Öyle ise, bu büyükleri cân ile, gönül ile seviniz! Çünkü, bütün saadetlerin temeli, sebebi bu sevgidir. Allahü teâlâ, size ve doğru yolda gidenlere ve Muhammed Mustafânın “aleyhissalâtü vesselâm” izinde bulunanlara selâmet versin!
Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani, bunun ilk sahibi?
Hani, bunun ilk sahibi?