Arabî beyt tercemesi:
Muhammed aleyhisselâmı medh edemiyorum,
Onunla, yazılarımı kıymetlendiriyorum.
Onunla, yazılarımı kıymetlendiriyorum.
Allahü teâlâya sığınarak ve Ondan yardım dileyerek bildiriyorum ki: Muhammed “aleyhisselâm”, Allahü teâlânın resûlüdür. Âdem oğullarının seyyidi, efendisidir. Kıyâmet gününde, kendisine uyarak Cehennemden kurtulanların en cömerdidir.
[Seyyid Abdülhakîm Efendi “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” buyurdu ki: Her Peygamber “salevâtullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, kendi zemânında, kendi mekânında, kendi kavminin hepsinden, her bakımdan üstündür. Muhammed “aleyhisselâm” ise, her zemânda, her memleketde, ya’nî dünyâ yaratıldığı günden, kıyâmet kopuncıya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan Onun üstünde değildir. Bu güç birşey değildir. Dilediğini yapan, her istediğini yaratan, Onu böyle yaratmışdır. Hiçbir insanın Onu medh edecek gücü yokdur. Hiçbir insanın, Onu tenkîd edecek iktidârı yokdur].
Kıyâmet günü kabrden en önce O kalkacakdır. En önce, O şefâ’at edecekdir. En önce, Onun şefâ’ati kabûl olacakdır. Cennet kapısını önce O çalacakdır. Kapı, Ona hemen açılacakdır. (Livâ-i hamd) denilen bayrak,Onun elinde bulunacakdır. Âdem “aleyhisselâm” ve Onun zemânından kıyâmete kadar gelen her mü’min, bu bayrak altında bulunacakdır. Bir hadîs-i şerîfde, (Kıyâmet günü, önce gelenlerin ve sonra gelenlerin seyyidiyim. Hakîkati bildiriyorum, öğünmüyorum) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlânın habîbiyim, sevgilisiyim. Peygamberlerin reîsiyim. Öğünmek için söylemiyorum). Bir hadîs-i şerîfde, (Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” sonuncusuyum, öğünmüyorum. Ben Abdüllahın oğlu Muhammedim “aleyhissalâtü vesselâm”. Allahü teâlâ insanları yaratdı. Beni insanların en iyisinde yaratdı. Allahü teâlâ, insanları fırkalara [kavmlere, ırklara] ayırdı. Beni, en iyisinde bulundurdu. Sonra bu en iyi fırkayı kabîlelere [cemâ’atlere] ayırdı. Beni en iyisinde bulundurdu. Sonra, bu cemâ’ati evlere ayırdı. Beni, en iyi evden [ya’nî âileden] dünyâya getirdi. İnsanların en iyisiyim. En iyi âiledenim. Kıyâmetde, herkes susduğu zemân, ben söyliyeceğim. Kimsenin kımıldıyamadığı vaktde, onlara şefâ’at ediciyim. Kimsede ümmîd kalmadığı bir zemânda, onlara müjde vericiyim. O gün her iyilik, her dürlü yardım, her kapının anahtarı bendedir. Livâ-i hamd benim elimdedir. İnsanların en hayrlısı, en cömerdi, en iyisiyim. O gün emrimde binlerce hizmetçi vardır. Kıyâmet günü, Peygamberlerin imâmı, hatîbi ve hepsine şefâ’at edici benim. Bunları öğünmek için söylemiyorum). [Hakîkati bildiriyorum. Hakîkati bildirmek vazîfemdir. Bunları söylemezsem, vazîfemi yapmamış olurum] buyurdu. O olmasaydı “aleyhissalâtü vesselâm”, Allahü teâlâ, hiçbirşeyi yaratmazdı. Rab olduğu, ma’bûd olduğu meydâna çıkmazdı. Âdem “aleyhisselâm”, su ile toprak arasında iken [ya’nî çamuru yoğrulurken], O “aleyhisselâm” Peygamber idi. Fârisî beyt tercemesi:
Günâh işlese de, çekilmez hesâba,
böyle bir seyyidin izindeki kimse.
böyle bir seyyidin izindeki kimse.