FİTNE – 6
Günâh işliyeni görüp de, gücü, kudreti olduğu hâlde, nehy etmemek, (Müdâhene) olur. Müdâhene edenlerin, kabrden maymûn ve hınzır şeklinde kalkacakları, hadîs-i şerîfde bildirilmişdir. Emr-i ma’rûf yapanı, arkadaşları sevmez. Müdâhene yapanı severler. Zâlim olan hükûmet adamlarına söz ile emr-i ma’rûf yapmak, cihâdın en kıymetlisidir. Nasîhat vermeğe gücü yetmezse, kalbi ile red etmek de cihâd olur. Devlet adamları el ile, âlimler söz ile, diğer müslimânlar kalb ile emr-i ma’rûf yapar. Emr-i ma’rûfu Allah rızâsı için yapmak ve söylediğinin kitâbdan vesîkasını bilmek ve fitneye sebeb olmamak lâzımdır. Sözünün fâidesi olmıyacağını ve fitne çıkmasına sebeb olacağını bilen kimsenin emr-i ma’rûf yapması vâcib olmaz. Hattâ, ba’zan harâm olur. Böyle zemânda, fitneye sebeb olmamak için, evinden çıkmamalıdır. [Ya’nî, fitnecilerin arasına karışmamalıdır.] Fitne çıkarsa veyâ hükûmet zulm yapar, fesâd çıkarırsa, o şehrden, beldeden hicret etmek lâzım olur. Hicret mümkin iken, hükûmetin ikrâh etmesi, zorlaması, günâh işlemek için özr olmaz. Hicret mümkin olmazsa, bir kenâra çekilmeli, kimseye karışmamalıdır. Sözünün fâidesi olmıyacağını ve fitne çıkacağını bilirse, emr-i ma’rûf yapmak vâcib olmaz, müstehab olur. Sözünün fâideli olacağını, fekat fitneye sebeb olacağını da bilirse, yine vâcib olmaz. Fitne, döğülmek gibi küçük ise, müstehab olur. Fitne büyük ve tehlükeli ise, emr-i ma’rûf yapması harâm olur. Emr-i ma’rûfu yumuşak yapmak vâcibdir. Sertlik, fitneye sebeb olur. Müslimâna ve zimmî kâfire karşı, silâh ile işâret etmemeli, bunlara da, zulm, işkence yapmamalıdır. (Şir’a)dan terceme temâm oldu.