– dünden devam –
Kur’ân-ı kerîmin her âyetine (her cümlesine) inanmak şartdır. İçinden birisine inanmamak, insanın îmânını giderir. Îmânsız insanın âhıreti husrândır.
Allahü teâlânın emrleri münâkaşa edilemez. Herkesin kendi anlayışına göre ma’nâ vermesi veyâ işine geldiği şeklde anlaması câiz değildir. Kur’ân-ı kerîmi en iyi anlayan yalnız Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”dir. Peygamberimiz “aleyhisselâm” Kur’ân-ı kerîmin, bizim anlamadığımız taraflarını hadîs-i şerîfleri ile açıklamışdır. Ayrıca büyük din âlimleri, Kur’ân-ı kerîmi tefsîr etmişlerdir. Kur’ân-ı kerîmde pek çok âyetlerin çok geniş ma’nâları vardır. Onun için Kur’ân-ı kerîmi kelime kelime terceme etmekle tam ma’nâsı ifâde edilemez. Ancak, her âyetin salâhiyyetli büyük din âlimleri tarafından tefsîr ve îzâh edilmesi ile ma’nâsını öğrenmek mümkindir.
Kur’ân-ı kerîm, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” sözleridir diyenler vardır. Bunu söyleyenler, hiç şübhesiz îmânsızdır, kâfirdir.
Kur’ân-ı kerîm, Peygamberimize “sallallahü aleyhi ve sellem” âyet âyet gelmeğe başladığı zemân, o zemânın en meşhûr arab şâirleri ve edîbleri bir âyetinin benzerini söylemekden âciz kaldıklarını ifâde etmişlerdir. Bu bakımdan da Kur’ân-ı kerîme bir mu’cize denmekdedir. Kur’ân-ı kerîm, Allahü teâlânın insanlara en büyük ni’metidir. Çünki Kur’ân-ı kerîm, dünyâ ve âhıretde insanları se’âdete götürecek yolları açıklamışdır. Bu yolda gidenlere ne mutlu!..
– devamı var –
Tam İlmihal Se’âdet-i Ebediyye