Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâ ile konuşmak için Tur Dağı’na çıkarken, yolunu bir zat keser ve şöyle bir istekte bulunur.
– Ey Mûsâ aleyhisselâm! İçimi kasıp kavuran bir soru var ki, cevabını öğrenemezsem, bana dünya ve âhırette hiç rahat yoktur. Sana yalvarıyorum ne olur Rabbine arzet ki: “Ben Cennetlik mi yoksa Cehennemlik miyim?”
Adamın ısrarı üzerine Hazret-i Mûsâ; “Pekiyi, sorayım.” deyip Tur Dağı’na çıkar. Dönüşte adamcağız onu yol üzerinde büyük bir merak ve heyecanla; “Rabbim ne buyurur acaba?” diye beklemeye başlar.
Mûsâ aleyhisselâm dönerken adamın yanına gelip der ki: “Rabbim buyurdu ki: “Söyle o kuluma….” der demez adam birden sevinç çığlıkları atarak; “Arkasını söyleme Yâ Mûsâ! Gerisini söyleme! Sen sadece şunu söyle! Rabbim bana aynen böyle dedi mi? Rabbim bana; “Söyle o kuluma!..” dedi mi? Rabbim bana “Kulum!” dedi mi?
Hazret-i Mûsâ; “Evet böyle dedi…” deyince o zat sevinçle tekrarlamış. “Öyle ise gerisini söyleme Yâ Mûsâ! Rabbim bana madem ki “Kulum!” dedi. Beni ister Cennetine alsın, isterse Cehennemine atsın, mühim değil!..” diyerek sevinçle huzurundan ayrılmış.
Daha sonra, Mûsâ aleyhisselâm tekrar Tur Dağı’na çıkınca bu durumu Rabbine arzetmiş. Rabbimiz de şöyle buyurmuş: “Madem ki o benim kulluğumu böylesine başına taç etti ve şeref bildi. Öyle ise artık o Cennetlik bir kulumdur.”