ONU SEVMEK İBÂDETTİR
Resûl’ün “Kızları” ve “Hanımları”, hep birer,
Dünyâ hanımlarının en üstünü idiler.
Dünyâ hanımlarının en üstünü idiler.
Onun “Eshâbı” dahî, Nebîler hâricinde,
En üstün kimselerdir insanların içinde.
En üstün kimselerdir insanların içinde.
Yine Fahr-i âlemin yaşadığı “şehirler”,
Her şehirden üstün ve daha şereflidirler.
Her şehirden üstün ve daha şereflidirler.
“Mekke” ile “Medîne”, şehridir ki Resûl’ün,
En üstün yerleridir bunlar da yeryüzünün.
En üstün yerleridir bunlar da yeryüzünün.
Mescidinde bir kimse namâz kılsa bir rekât,
O namâzın sevâbı, yazılır ona “Bin” kat.
O namâzın sevâbı, yazılır ona “Bin” kat.
Kabr-i şerîfi ile minberi arası da,
“Cennet bahçeleri”nden bir bahçedir aslında.
“Cennet bahçeleri”nden bir bahçedir aslında.
Onun ehl-i beytini ve eshâbını sevmek,
Her müslümân olana vâcibtir, sevmek gerek.
Her müslümân olana vâcibtir, sevmek gerek.
Her insanın yanında “Şeytân” vardır bir tâne.
Gâyesi, doğru yoldan saptırmaktır yegâne.
Gâyesi, doğru yoldan saptırmaktır yegâne.
Kalbine, vesveseler vererek hiç durmadan,
İster ki, mahrûm etsin o kulu îmânından.
İster ki, mahrûm etsin o kulu îmânından.
Vardır böyle şeytânı, hem Resûlullah’ın da.
Lâkin îmân etmiştir o, Resûl’ün yanında.
Lâkin îmân etmiştir o, Resûl’ün yanında.
Yine her müslümâna, kabrine girdiği an,
Suâl edilecektir, Resûl-i kibriyâdan.
Suâl edilecektir, Resûl-i kibriyâdan.
Yâni (Rabbin kim?) diye, suâl edildiğinde,
Sorulur arkasından: (Peygamberin kim?) diye.
Sorulur arkasından: (Peygamberin kim?) diye.
O Server-i kâinât vefât edeceği an,
Cibrîl selâm getirdi Allahü teâlâdan.
Cibrîl selâm getirdi Allahü teâlâdan.
Evvelâ haber verip vefât edeceğini,
Sıraladı sonra da, Ona müjdelerini.
Sıraladı sonra da, Ona müjdelerini.
Peşinden “Melek-ül mevt”, rûhunu almak için,
Peygamber-i zîşândan istedi gelip izin.
Peygamber-i zîşândan istedi gelip izin.
Kabz eyledi rûhunu, ancak izin alarak.
Ona, böyle tâlîmât vermişti cenâb-ı Hak.
Ona, böyle tâlîmât vermişti cenâb-ı Hak.
Mübârek vücûduna, kabrinde temas eden,
“Topraklar”, şereflidir dünyâdaki her şeyden.
“Topraklar”, şereflidir dünyâdaki her şeyden.
Kâbe’den, Cennetlerden, Arş-ı âlâ’dan hattâ,
O mübârek topraklar, kıymetlidir daha da.
O mübârek topraklar, kıymetlidir daha da.
O, kabri şerîfinde, bizim bilmediğimiz,
Bir hayâtla diri ve hayâttadır şüphesiz.
Bir hayâtla diri ve hayâttadır şüphesiz.
Dünyânın her yerinde bulunan müslümânlar,
Peygamber-i zîşân’a salevât okusalar,
Peygamber-i zîşân’a salevât okusalar,
Vazîfeli melekler, onu duyduklarında,
Gelip haber verirler o Resûl’e ânında.
Gelip haber verirler o Resûl’e ânında.
Ümmetinin yaptığı amel ve ibâdetler,
Yine Resûlullah’a verilir her gün haber.
Yine Resûlullah’a verilir her gün haber.
Bunları yapanları, işledikleri sâat,
O, mübârek kabrinden ayrıca görür bizzât.
O, mübârek kabrinden ayrıca görür bizzât.
Günâh işliyenleri görür ise O eğer,
Üzülüp, affı için kabrinden duâ eder.
Üzülüp, affı için kabrinden duâ eder.