BİR LOKMANIN YAPTIĞI
Bir kadın sahâbînin vardı ki bir evlâdı,
Kendisinde “Delilik” alâmetleri vardı.
Duâ etmesi için, annesi bu oğluna,
Götürdü bir gün onu, Resûl’ün huzûruna.
O Server, dizlerine alarak önce onu,
Mübârek elleriyle sıvadı vücûdunu.
Sonra duâ buyurdu annesinin yanında.
O çocuk, oracıkta şifâ buldu ânında.
Yine Peygamberimiz, bir yerde yemek yerken,
O ara bir “Hizmetçi” geçiyordu o yerden.
Yemek yediklerini o hizmetçi görünce,
Ricâ etti: (Bana da yediğinden ver) diye.
Peygamber Efendimiz, önündeki taâmdan,
Veriyordu ki fakat, istemedi o ondan.
Edebsizlik ederek, dedi ki: (Ey Peygamber!
Ağzında çiğnediğin lokmadan çıkar da ver.)
Şöyleydi ki Resûl’ün âdet-i şerîfleri,
Her istenilen şeyi verir idi ekserî.
O hizmetçiye dahî, merhamet edip yine,
Onun bu talebini getirdiler yerine.
Lâkin Resûlullah’ın o mübârek ağzından,
Lokmayı, o hizmetçi alıp yuttuğu zaman,
Hâlinde, birdenbire oldu bir değişiklik.
Resûl’den mahcûb olup, “Utandı” hemencecik.
Ve hattâ ondan sonra, öyle oldu ki hâli,
Oldu o havâlide, “Edeb, hayâ” timsâli.
Yine Peygamberimiz, açıp bir gün elini,
Duâ etti: (Yâ rabbî, kuvvetlendir bu dîni.
Ya Ebû Cehil ile, yâhut da Ömer ile,
Takviye et islâmı ikisinden biriyle.)
Onun bu duâsını, Rabbimiz, çok geçmeden,
“Ömer Fâruk” hakkında kabûl eyledi hemen.
Nitekim geldi Cibrîl az sonra yer yüzüne.
Ve bir “Müjde” getirdi Allah’ın Resûlüne.
Dedi: (Yâ Resûlallah, sen bir duâ etmiştin.
Rabbinden, bu din için takviye istemiştin.
Kabûl etti Rabbimiz senin o dileğini.
Ve Ömer’i seçti ki, sağlam eder bu dîni.)
O gün “hazret-i Ömer”, Resûl’ü öldürmeye,
Giderken, îmân edip âşık oldu bu kere.
Kavuşturması için Resûlullah’a hemen,
Duâ etti Allah’a, gece mütemâdiyen.
Nihâyet aşkı ile yanarak o Resûl’ün,
Mübârek huzûruna kavuştu ertesi gün.
Kapıda karşılayıp kendisini o Server,
Ona buyurdular ki: (Îmâna gel yâ Ömer!)
O dahî “Şehâdet”i getirip en sonunda,
Îmânla şereflendi, Resûl’ün huzûrunda.