Bir büyük zât oğluna nasihatında diyor ki: “Evvelâ, her şeyden önce, Ehl-i sünnet i’tikâdı üzere ol. Her şeyden çok Peygamber efendimizi “aleyhissalatü vesselam” sev. Peygamber efendimizi kendinden, anandan, babandan ve kardeşlerinden daha çok sevmezsen hakîkî müslimân olamazsın”. Özellikle Peygamberimiz diyor.
Îmân ni’metinin şükrünü yapabilmek için, îmân cevherini herkese anlatmak, duyurmak lâzımdır. İnsanlar ebedî ateşde yanmasın düşüncesinde olmak lâzımdır. Emr-i ma’rûf da bu demekdir. Rabbimizin karşılıksız ihsân etdiği, îmân ni’metine şükr edebilmemiz elbette lazımdır.
Herhangi bir insana bir iyilik etmek, gökten lamba olarak yere inse, bu iyilikten hasıl olan nur o kadar parlaktır ki; güneş onun yanında çok sönük kalır. Hele bu hizmet ile bir insanın hidayetine sebeb olunursa kıymeti hiç ölçülemez.