Abdülkadir-i Geylani Hazretleri Gunyet-üt Talibin kitabında buyuruyor ki; İnsanlara bir şey söylemek, Allah’ın dininden bahsetmek kolay değildir.
Hazret-i Osman-ı zinnureyn “radıyallahü anh” (aşere-i mübeşşereden, Resulullah efendimizin damadı), kabristandan geçerken hüngür hüngür ağlamış ve mübarek gözyaşları sakalından akmış. Demiş ki; “bu kabir insana ibret olarak yeter”. Bu kara toprağın altında, daracık yerde, kıyamete kadar nasıl beklenir… İbret olarak bu yetmez mi… Hipotez değil, bir faraziye değil, mutlak olan bir şey var; o da ölümdür. Kimse bundan kurtulamaz, mutlaka herkes ölecek….Ne garibdir ki insanlar, mutlak olanı unutmuş, muallak olanın peşinde koşuyor. Büyükler buyuruyor ki; (Acibtü limen talebeddünya vel mevtü yatlibuha: Şu kimseye şaşarım ki, o, dünyanın peşindedir, ölüm de onun peşindedir). İnsan çok gafildir. Ölüm var, kurtuluş yok. Tam kavuştum dediğin anda ölüm yakalar. Akıllı olmak lazım, akıllı insan ölümü düşünendir. Akıllı insan, ölüm ve sonrasına hazırlanandır. Dünya ise hayaldir. Dünyanın sonu var, son mutlak, zaman meçhul… Dünya ne üzülmeye ne sevinmeye değer. Sonunda hepsi sıfır… Patron da olsa, zengin de olsa hepsi musalla taşında dümdüz,.. er kişi niyetine denilecek. Hepimiz yolcuyuz, ahiret yolcusuyuz.