Çok şanslıyız,… Allahü tealaya nasıl şükrederiz, nasıl teşekkür ederiz… Bu mümkün değil. Bir nimet var ki, onun şükrü asla ve kat’iyyen yerine getirilemez. İmam-ı Rabbani hazretleri Mektubatta buyuruyorlar ki, eğer Allahü teala bir kuluna sevdiği bir kulunu tanıştırdıysa, Allahü teala sevdiği bir kulunu bir kuluna sevdirdiyse, ona her şeyi vermiştir. Hiç bir şeyi noksan bırakmamıştır.
Büyükler buyuruyor ki; “Ehl-i sünnet itikadı çok kıymetli bir cevherdir. Allahü teala bu kıymetli cevheri çöpe atmaz… Ancak kıymetli kalblere koyar.” Onun için böyle kıymetli insanları görünce Allahü tealaya hamd ediyoruz.
Eshab-ı kiram o yaşlı halde, o kıyafette buralara kadar geldiler, biz kafir olmıyalım diye…. At üstünde hayatlarını feda ettiler, her şeylerini, ana yurtlarını terk ettiler, biz kafir olmıyalım diye… Biz kafir çocuğu olmayalım diye… Alimler hiç istirahat etmeden yazdılar, uğraştılar,.. her türlü sıkıntıyı çektiler, biz müslüman olalım diye… Bayrak bize kadar geldi…! Sonra..?!.. “O kadar” diyemeyiz. Bizden sonraki nesil yakamıza yapışır, aldığınız emanetlerden bize ne verdiniz derler. Onun için, bu din devam edecek kıyamete kadar. Ama burada eder, ama başka yerde eder…. Fakat bu nimet çok büyük bir nimettir. Çünkü hadis-i şerif var. Peygamber efendimiz buyuruyorlar ki, aleyhissalatü vesselam, ümmetim fesada uğradığı zaman, yani bozulduğu zaman, yani helaller ve haramlar karıştığı zaman, bir sünnetimi ihya edene yüz şehid sevabı vardır. Ehl-i sünnet alimlerinin yazdığı kitapların içerisinde kaç bin sünnet, kaç bin vacip, farz var… ve hatta bu kitaplarda iman var. Yüz şehid sevabı sünnet ihya edene… Hele hele imanı ihya edene kaç yüz bin şehid sevabı verilir. Allah hiçbirimizi bundan mahrum etmesin…
Allahü tealanın dinine hizmet ruhu bir müminde mutlaka ama mutlaka olmalıdır. Eğer o yoksa imanda bir noksanlık vardır. Çünkü imanın tam olması veya olmaması onu tebliğe bağlıdır. Mesela Ebu Bekr-i Sıddık “radıyallahu anh” iman etti, ağzından çıkan ilk cümle: Dedi ki, “ya Resulallah, altı arkadaşım daha var, getireyim onlar da müsliman olsunlar.” Müjdeler olsun… Durduramazsınız. İnsan neyden zevk alırsa herkesin o zevki almasını ister. İnsan neyi seviyorsa herkesin onu çok sevmesini ister. Şüphesiz ki, Allahü teala bize mübarek insanları ve Ehl-i sünnet alimlerini sevmeyi nasib etti. Bizim de çok sevdiğimiz bu dinimize hizmet etmek ve bunları başkalarına da sevdirmek esas görevimiz olacaktır. Bir numara bu… Çok mühim… Bunun ecrini, sevabını ölçmek mümkün değil.