Enver abim buyurmuştu ki;
Şah-ı Nakşibend hazretleri bir gün talebesiyle dolaşmaya çıkmış. Bir bahçe yanından geçerlerken, külhanbey biri, siz nasıl benim arazime izinsiz girersiniz diye elindeki kırbaçla talebeye vurmaya başlamış. Öldüresiye talebeyi dövüyor. Şah-ı Nakşibend hazretleri araya girip müdahale etmeye çalışmış, onun şuçu yok dediği halde adam dinlememiş. Adam atın üzerinde imiş. Bu sırada at şaha kalkıyor ve adam düşüyor ama ayağı üzengiye takılı kalıyor. Yere düşmüyor. At koşmaya başlıyor. Adamın kafası taştan taşa çarpa çarpa, ölüyor. Sonunda nasıl olduysa adamın ayağı üzengiden kurtuluyor, at bu sırada çifte atarak adamın ölüsünü nehre gönderiyor. Talebe; bu hal nedir hocam, diye sorunca: Şah-ı Nakşibend hazretleri, talebemize dokunan böyle olur, buyurmuşlar. Bu büyükler talebelerine evlatlarından daha çok düşkündürler.. Dua ederlerken önce talebelerine dua ederler.