Hocamız buyurdular ki; Eğer Allahü teala bana bu hizmetlerden dolayı (razı olup da) cennetini ihsan ederse, mahşere dönerim talebelerimin hepsini alırım. Bir talebesi de sormuş; Orası mahşer yeri, çok kalabalık,.. Allahü teala korusun bir talebe orda kaybolsa, insanlar birbirine benziyor, o ne olacak? Hocamız buyurmuş ki; Efendim insanların işi karışık olur ama Allahü tealanın işinde karışıklık olmaz. Kim kimi seviyorsa, hep beraber olur. (Mıknatısın iğneyi çektiği gibi). O halde, Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir.
İman çok hassastır, bir kelime ile gelir, bir kelime ile gider… Birisinin cebinde çok kıymeti bir cevher olsa, kimse çalmasın diye hiçbir yere bırakmaz. Hep onu düşünür ve hiç unutmaz. Onu kimse çalmasın diye, aklı fikri onu korumakta olacaktır. Nihayetinde bu bir dünya malıdır, çalınsa ne olur, çalınmasa ne olur. Ama iman gitti mi, maazallah! Bütün seadetler gider, bütün felaketler gelir. Bir büyük zat buyuruyor ki; Bu imanın korunması ancak imanını koruyanlarla beraber olmakla mümkündür. İmam-ı Rabbani hazretleri dünyanın kötülüğünü anlatıyor; haramlardan, günahlardan sakınmak dünyadan sakınmaktır. Bu kadar kıymetli imanı muhafaza etmek nasıl mümkün olabilir. Ne yapmak lazım onu korumak için. Buyuruyor ki; “Onu koruyanlarla beraber olmak lazım”. Tek başınıza, yabancılarla kalırsanız kurtulamazsınız çünkü insanın ahlâkı bulaşıcıdır. Kötü ahlâk da bulaşıcıdır, iyi ahlâk da bulaşıcıdır. Onun için iyi insanlar ile beraber olmak, kurtulmaya alamettir. O halde, Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir.