Hoşgeldin Huzur Ayı
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Allah Kadir gecesini ümmetime hediye etmiş, ondan önce kimselere vermemiştir.) [Deylemî]
Kâinatın Efendisi
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”
RESÛLULLAHIN GÜZEL AHLÂK VE ÂDETLERİ
11-Eshâbından birini üç gün görmese, onu sorardı. Yolculuğa gitmiş ise, hayr duâ eder, şehirde ise, ziyâretine giderdi.
12-Yolda karşılaştığı müslümana önce kendi selâm verirdi.
13-Deveye, ata, katıra ve eşeğe biner, bâzan başkasını da arkasına oturturdu.
14-Misâfirlerine, Eshâbına hizmet eder, (Bir kavmin efendisi, en üstünü, onlara hizmet edendir) buyururdu.
15-Kahkaha ile güldüğü hiç görülmedi. Sessizce tebessüm ederdi. Bâzan gülerken mübârek ön dişleri görünürdü.
16-Hep düşünceli, üzüntülü görünür, az söylerdi. Konuşmaya tebessüm ederek başlardı.
17-Lüzûmsuz ve faydasız birşey söylemezdi. Lâzım olunca, kısa, faydalı ve mânası açık olarak söylerdi. İyi anlaşılması için bâzan üç kere tekrar ederdi.
18-Yabancı ile ve tanıdıklarla ve çocuklarla ve ihtiyâr kadınlarla ve mahrem kadınlariyle latîfe, şaka yapardı. Fakat bunlar, Allahü teâlâyı bir an unutmasına sebep olmazdı.
19-Heybetinden kimse yüzüne bakamazdı. Birisi gelip mübârek yüzüne bakınca terlerdi. (Sıkılma! Ben melik değilim, zâlim değilim. Kurumuş et yiyen bir kadıncağızın oğluyum) buyururdu. Adamın korkusu gidip, derdini söylemeye başlardı.
20-Bekçileri, kapıcıları yoktu. Herkes kolayca yanına gelip, derdini anlatırdı.
21-Hayâsı çoktu. Konuştuğu kimsenin yüzüne bakmaya utanırdı.
22-Kimsenin aybını yüzüne vurmazdı. Kimseden şikâyet etmez, arkasından söylemezdi. Bir kimsenin sözünü veya işini beğenmediği zaman, (Bazı kimseler, acaba neden şöyle yapıyorlar?) derdi.
23-Allahü teâlânın sevgilisi, resûlü ve makbûlü iken, (Allahü teâlâyı en iyi tanıyanınız ve Ondan en çok korkanınız benim) buyururdu. (Benim gördüğümü görseydiniz, az güler, çok ağlardınız) der, havada bulut görünce, (Yâ Rabbî! Bu bulutla bize azâb gönderme!) derdi. Rüzgâr esince, (Yâ Rabbî! Bize hayrlı rüzgâr gönder) diye duâ ederdi. Gök gürleyince,(Yâ Rabbî! Bizi gadabınla öldürme, azâbınla helâk etme ve bundan önce bize âfiyet ihsân eyle!) derdi. Namaza dururken, ağlıyan kimsenin içini çektiği gibi, göğsünden ses işitilirdi. Kur’an-ı kerim okurken de, böyle olurdu.
24-Kalbinin kuvveti, şecâ’ati şaşılacak kadar çoktu. Huneyn gazâsında, müslümanlar, ganîmet toplamak için dağılıp, üç dört kimse ile kalmıştı. Kâfirler hep birden, hemen hücûm ettiler. Resûlullah onlara karşı durup kaçırdı. Birkaç defa oldu. Aslâ gerilemedi.
–devamı var-
Herkese Lazım Olan Îmân
Buğday 1750 gr
Un 1750 gr
Un (iyi) 1750 gr
Arpa 3500 gr
Kuru üzüm 3500 gr
Kuru üzüm (iyi) 3500 gr
Hurma 3500 gr
Hurma (iyi) 3500 gr
Hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ” buyurdu ki: (Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Ramazan-ı şerifin son on gününde her zamankinden daha fazla ibadet ederdi.) (Tirmizî)
KADİR GECESİNE RASTLAMIŞ OLAN BİR GECEYİ İHYA ETMEK…
Peygamber efendimiz “aleyhisselam”, daha önceki ümmetlerden bin sene cihad eden insanları düşünüp, benim ümmetimin ömrü kısadır, az ibadet ederler diye düşününce, Allahü teâlâ, (Kadir gecesi senin ve ümmetinindir) buyurup Habibinin kalbini ferahlandırdı. Hem de Kadir gecesi her Ramazanda gelir.
Peygamber efendimize kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince, kendi ümmetinin ömürlerini kısa buldu, uzun ömürlü olan diğerlerinin işledikleri salih amelleri işleyemezler diye düşününce. Allahü teâlâ, Ona bin aydan hayırlı olan Kadir gecesini ihsân etti.(İ. Mâlik)
Resulullah efendimiz, (Beni İsrâil peygamberlerinden 80 yıl Allahü teâlâya ibadet eden oldu) buyurunca, Eshâb-ı kirâm hayret ettiler. Bunun üzerine Cebrâil aleyhisselam gelip; (Ya Resulullah, senin ümmetin bu peygamberlerin, 80 yıllık ibadetine şaşarlar. Allah sana ondan iyisini gönderdi) diyerek, (Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır) mealindeki âyeti okudu.(Tefsiri mugni)
Kadir gecesi hakkındaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kadir gecesinde, bir kere Kadir suresini okumak, başka zamanda Kur’an-ı kerimi hatim etmekten daha sevaptır. Kadir gecesinde bir tesbih (Sübhanallah),bir tahmid (Elhamdülillah), bir tehlil (Allahü ekber) söylemek yedi yüz bin tesbih, tahmid ve tehlilden kıymetlidir. Bu gece koyun sağımı müddeti kadar [az bir zaman] namaz kılmak, ibadet etmek, bir ay bütün geceleri sabaha kadar ibadetle geçirmekten daha kıymetlidir.) [Tefsiri Mugni]
(Kadir gecesinde Kadir suresini okuyan, Kur’an-ı kerimin dörtte birini okuma sevabına kavuşur.)
Ramazanı şerifin her gecesi Kadir suresini okuyan Kadir gecesinde okumuş olur. Kadir gecesinin günü de, gecesi gibi fazilette aynıdır. Resulullah, Kadir gecesinde, (Allahümme inneke afüvvün kerîmün tühıbbül afve fa’fü annî) duasını okurdu. (Ya Rabbi, sen affedicisin, kerîmsin, affı seversin, beni de affeyle) demektir.
Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” buyurdu ki: (Allahü teâlâ altı şeyi altı şeyde gizledi. Rızasını taatte, gazabını günahlarda, İsm-i a’zamı Kur’an-ı kerimde, Evliyayı insanlar arasında, ölümü, ömür içinde, Kadir gecesini Ramazan-ı şerif içinde gizledi ve orta namazı beş vakit içinde gizledi.)
Mübarek vakitlerde, günâhlardan titizlikle uzak durmalı, tâatları, ibadetleri ve her çeşit hayratı artırmalıdır. Zirâ Allahü teâlâ tarafından sevilen kimse, faziletli vakitlerde faziletli amellerle meşgul olur. Buğzettiği kul ise; faziletli vakitlerde kötü işlerle meşgul olur. Kötü işlerle meşgul olanın bu hareketi azabının daha şiddetli olmasına ve Allahü teâlânın, ona daha çok buğzetmesine sebep olur. Çünkü o, böyle yapmakla vaktin bereketinden mahrum kalmış ve onun hürmet ve şerefini çiğnemiş olur.(Mev’ize-i hasene)
İmam-ı a’zam hazretleri, Kadir gecesinin, Ramazanın 27. gecesine çok isabet ettiğini bildirmiştir. (Kadir gecesine rastlamış olan bir geceyi ihya eden, kadir gecesini ihya etmiş gibi sevap kazanır) hadis-i şerifini düşünerek sık sık vâki olan 27. gece ihya edilirse, o gece Kadir gecesi olmasa bile, büyük sevaba kavuşulur.
Ramazanın her gecesini Kadir gecesi bilerek hareket edilirse Kadir gecesine rastlanmış olur. Her gün en az şunlar yapılmalı:
2- Kadir gecesi okunacak duayı okumalı.
3- Bir iki sayfa Kur’an-ı kerim okumalı.
4- İlmihalden bir iki sayfa okumalı.
5- Az da olsa sadaka vermeli, kaza namazları kılmalıdır.
6- Gece seher vakti, iki rekat namaz kılıp, Silsile-i aliyyeyi okuyarak, o âlimlerin hürmetine dua etmelidir.
[Silsile-i aliyye, Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye‘de ve Faideli Bilgiler kitabında yazılıdır.]
7- Gündüzü de gecesi gibi kıymetli olduğu için gündüzleri de değerlendirmelidir.
ANADOLU TOPRAĞI UŞURLU DEĞİL MİDİR?
Son zamânlarda mîrî erâzînin çoğu, devlet tarafından vakf edilmiş veyâ millete satılmış, her iki şeklde de, uşrlu olmuşdu. Böylece, Anadolu ve Rumelideki toprakların hemen hepsi, milletin mülkü olup, uşrlu olmuşdu. Görülüyor ki, tarladan uşr veyâ harâcdan birini vermek lâzımdır. [Zor ile alınıp da, kâfirlere bırakılan veyâ sulh ile alınıp, kâfirlerin olan toprakdan (Uşr) alınmaz, (Harâc) alınır.] Ba’zıları, Anadolu toprağı uşrlu toprak değildir, diyor. Hâlbuki, şimdi memleketimizde mîrî toprak yokdur. Herkesin tarlası, bostanı, kendi mülküdür, yâhud kirâcıdır. Mahsûlün uşrunu vermeleri farzdır.
Osmânlılar zamânında beş dürlü toprak vardı:
1 – Milletin mülkü olan topraklar olup, pek azı harâclı, pek çoğu uşrlu idi.
2- Beyt-ül-mâlın toprakları, ya’nî mîrî topraklar. Memleketin çoğu böyle olup, kirâya verilirdi. Sonraları çoğu millete satıldı. Uşrlu oldu.
3- Vakf topraklar olup, mahsûlü uşrlu idi.
4- Umûma terk edilen meydânlar, çayır ve benzerleri.
5- Beyt-ül-mâlın ve hiç kimsenin olmıyan dağlar gibi, ormanlar gibi yerler olup, buraları işletip mahsûl alan müslimân, uşr verir.
Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye
İmsak: 03.13 İftar: 20.37