Hocamız Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin “rahmetullahi aleyh” talebelerine yaptıkları nasîhatlerinden:
4-
Kardeşim, Rabbimize sonsuz şükrler olsun ki, sizin gibi seçkin kardeşlerimizi, uyanık ve anlayışlı yaratmış. Çok emek verilerek, rızâyı ilâhi için yazılmış olan kitâba kavuşmak büyük ni’meti yanında bu kitâbın kıymetini ve ehemmiyyetini anlamak se’âdetine mazhar olmuş bulunuyorsunuz. Fekat âhir zemândayız. Fitne ve fesâd ehli ve İslam düşmanları dünyâyı sarmış, müslimânların canlarını yakmakdan zevk alanlar, temiz insanlara iftirâ etmek için fırsat kollayanlar çoğalmakdadır. Herkese idrâki kadar, anlayışı kadar hitâb etmelidir. İlmi ehline vermemek günâh olduğu gibi, ehil olmıyanlara vermeğe kalkışmak da câiz değildir. Emânete hıyânet etmek olur. Va’zlarda ve hutbelerde dikkatli ve temkinli konuşmak, düşmanlara ip ucu vermemek lâzımdır. Peygamber Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Fitne çıkarana la’net olsun) buyurdu. Va’zlarda, minberlerde îmândan ve Ehl-i sünnet i’tikâdından anlatınız. Buralarda az söylemek günâh olmaz.
Se’âdet-i Ebediyye kitâbını ve Mektûbâtı çok çok okuyunuz. Rü’yâlarla oyalanmağı değil, vicdânınıza karşı mutmain olmayı arayınız. Nemâzını kılan, harâmlardan sakınan ve dostun dostlarını öğrenip seven kimse, vicdânına karşı mutmaindir. Vazîfesini yapmış, kalbi müsterih, rûhu sâlim ve zindedir. Bunun üzülmesi, sıkılması akla ve ilme uygun değildir. Neş’elenmesi, râhat ve huzûr içinde bulunması lâzımdır. Asıl üzülmesi gerekenler, Rabbine karşı vazîfelerini yapmıyanlar, îmân ve ihlâs şerefine kavuşmamış, se’âdet yolunun yolcularını tanımamış, bu yoldan haberi olmayan bedbahtlar, şaşkınlar ve azgınlardır. Gafletle geçen ömürlerinin her sâatinin mâtemini tutsunlar. Her an sonsuz felâkete, azâblara yaklaşdıklarını düşünerek inlesinler.
Se’âdet-i Ebediyye kitâbını ve Mektûbâtı çok çok okuyunuz. Rü’yâlarla oyalanmağı değil, vicdânınıza karşı mutmain olmayı arayınız. Nemâzını kılan, harâmlardan sakınan ve dostun dostlarını öğrenip seven kimse, vicdânına karşı mutmaindir. Vazîfesini yapmış, kalbi müsterih, rûhu sâlim ve zindedir. Bunun üzülmesi, sıkılması akla ve ilme uygun değildir. Neş’elenmesi, râhat ve huzûr içinde bulunması lâzımdır. Asıl üzülmesi gerekenler, Rabbine karşı vazîfelerini yapmıyanlar, îmân ve ihlâs şerefine kavuşmamış, se’âdet yolunun yolcularını tanımamış, bu yoldan haberi olmayan bedbahtlar, şaşkınlar ve azgınlardır. Gafletle geçen ömürlerinin her sâatinin mâtemini tutsunlar. Her an sonsuz felâkete, azâblara yaklaşdıklarını düşünerek inlesinler.
– devamı var –