Enver abim buyurdular ki;
Talebenin biri mektepteyken sordu; Hocam Allah ‘celle celalühü’ var mıdır? Bizim dersten evvel münakaşa olmuş. Tabii biz bu suale nasıl cevap verileceğini önceden işitmiştik; Peki dedim, sen var mısın? Dedi ki; Ben varım. Ben de dedim ki; Eğer sen varsan, Allah da var. Sen bana bir eşya gösterebilir misin ki, onun bir yapıcısı olmasın. Tebeşirin de, tahtanın da, sandalyenin de bir yapıcısı vardır. Ama senin bir yapıcın yok, öyle mi? Yani sen bir tebeşir kadar da değil misin? Bir sandalye kadar da olamaz mısın? Olurum efendim dedi. Tamam işte, eğer bir şey varsa, onun mutlaka bir ustası, bir yapıcısı vardır. Eğer yapıcısını inkâr ediyorsan, Allah’ı da inkâr et. Ama bu mümkün değil. Bu gözlük kendi kendine oldu demek, bu teyp kendi kendine oldu demek ne kadar ahmakça bir laf ise, insanın da Rabbini inkâr etmesi o kadar ahmakçadır. Çünki bu fabrikanın da bir yapıcısı vardır, o da Allah ‘celle celalühü’ dür.
ali zeki osmanağaoğlu