Mısır’dan bir zat, Hac kafilesiyle yola çıktı. Kafile, yol güzergahında olduğu için önce Medine’ye gidecek, sonra Hac vazifesi için Mekke’ye vasıl olacaktı. Bazı insanlar, “Bizden, Peygamber Efendimizden (sallallahü aleyhi ve sellem) sonra, Hazret-i Ebubekir ve Hazret-i Ömer’e de (radıyallahü anhüma) selam söyle” diye selam gönderdiler. Bu zat, Medine’ye geldi. Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaret etti. Hazret-i Ebubekir ve Hazret-i Ömer (radıyallahü anhüma) Efendilerimizi de ziyaret etti ama, kendisine verilen emaneti, yani onlara gönderilen selamı söylemeyi unuttu. Medine’den uzaklaştıktan sonra aklına gelince, ”Bu selamlar bana verilen birer emanetti. Bunları yerine ulaştırmam lazım” diye geri göndü. Varıp, o insanların selamlarını tebliğ etti. Sonra beraber yolculuk yaptığı kafileye yetişmek için acele etti. Fakat kafilesi Mekke’ye gitmek üzere yola çıkmışlardı. Onlara yetişemeyeceğini anlayınca, tekrar Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabrine geldi. Orada uyuyakaldı. Rüyasında, Peygamber Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazret-i Ebubekir ve Hazret-i Ömer (radıyallahü anhüma) Efendilerimizi gördü. Hazret-i Ebubekir (radıyallahü anh): “Ya Resulallah, işte o adam burada” diyordu. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem): “Evet, gördüm” buyurduktan sonra o zata iltifat etti ve elinden tutup kaldırdı. Uyandığında, adam kendisini 500 kilometre mesafede bulunan Mekke’de Harem-i Şerif’de buldu Kendisiyle beraber Mekke’ye gitmek için yolda olan hacılar gelene kadar orada ibadetle meşgul oldu.