Şâh-ı Nakşibend Behaeddîn-i Buhârî “rahmetullahi aleyh” hazretleri buyurdu ki;
Şâh-ı Nakşîbend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine, bu dereceye nasıl ulaştınız? diye suâl olundu. Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” tâbi’ olmakla, buyurdu.
Bizim yolumuz sohbettir. Halvette, yalnızlıkta şöhret vardır. Şöhret ise âfettir. Hayır ve bereket cemiyette, bir araya gelmektedir. Bu da sohbet ile olur. Sohbet, bir kimsenin arkadaşında fânî olmasıyla, arkadaşını kendine tercîh etmesiyle hâsıl olur.
Resûlullah efendimizin “aleyhisselâm”, benim ümmetim buyurduğu ümmet, İbrâhîm aleyhisselâmın Nemrûdun ateşinden kurtulduğu gibi, Cehennem ateşinden kurtulurlar. Çünkü Resûlullah efendimiz; (Benim ümmetim, dalâlet (sapıklık) üzerinde birleşmez) buyurdu. Buradaki ümmetten maksat, hakîkî ümmettir. Yani Resûlullaha tâbi’ olan ümmettir. Bunun için Resûlullah efendimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: (Benim ümmetim üç kısımdır. Birincisi davet ümmeti (Müslümân olmayanlar), ikincisi icâbet ümmeti (Müslümân olanlar), üçüncüsü de mütâbeât (tam uyanlar) ümmetidir.)
Bizim yolumuz sohbettir. Halvette, yalnızlıkta şöhret vardır. Şöhret ise âfettir. Hayır ve bereket cemiyette, bir araya gelmektedir. Bu da sohbet ile olur. Sohbet, bir kimsenin arkadaşında fânî olmasıyla, arkadaşını kendine tercîh etmesiyle hâsıl olur.
Resûlullah efendimizin “aleyhisselâm”, benim ümmetim buyurduğu ümmet, İbrâhîm aleyhisselâmın Nemrûdun ateşinden kurtulduğu gibi, Cehennem ateşinden kurtulurlar. Çünkü Resûlullah efendimiz; (Benim ümmetim, dalâlet (sapıklık) üzerinde birleşmez) buyurdu. Buradaki ümmetten maksat, hakîkî ümmettir. Yani Resûlullaha tâbi’ olan ümmettir. Bunun için Resûlullah efendimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: (Benim ümmetim üç kısımdır. Birincisi davet ümmeti (Müslümân olmayanlar), ikincisi icâbet ümmeti (Müslümân olanlar), üçüncüsü de mütâbeât (tam uyanlar) ümmetidir.)