Enver abim buyurdular ki;
Mübarekler, birgün Fatih’te sabah namazını kıldıktan sonra buyurdular ki; Şu kavuştuğumuz nimetlerin tamamı, ister maddi ister manevi ne varsa, kitapların yayılması, bu arkadaşlarımızın varlığı, eğer zerresini kendi şahsımdan bilsem, yanarım kardeşim. Ama elhamdülillah ki, bütün bunların hepsi, Efendi hazretlerine aittir. Bu, gurur değildir. Çünki biz, başka bir yoldaydık, cenab-ı Hak Efendi hazretlerini vesile kıldı, bizi başka bir yola aldı. Biz, bundan önceki yolda ne olduğumuzu biliyoruz. Hepimiz değişik otobanlardaydık; ama cenab-ı Hak bize kendi rızasına, kendi sevgisine kavuşturacak, Cennetine kavuşturacak otobana girmeği nasip etti. Gel de sevinme! Üç-beş günlük dünyada, dert ve sıkıntıyı sakın kendine dert etme. Çünki bu, çok zengin bir insanın, üç-beş kuruş kaybedip de feryat etmesi gibi olur ki, değmez. Kavuştuğumuz şu nimetin yanında, üç-beş kuruşluk sıkıntı ve üzüntünün bahsi dahi olmaz. Daima kavuştuğumuz nimeti gözümüzün önüne getirelim ve daima cenab-ı Hakka şükr edelim ki, bir kazayla bu nimet elimizden gitmesin. Maalesef, bu nimete kavuşmuş olup da, bu nimetin kıymetini bilmediği için elinden gidenleri biliyoruz, siz de biliyorsunuz. Mübareklerin vasiyetini, nasihatini yerine getirmek suretiyle, kitapları okuyalım. Beni arayan satırların arasında bulur, buyurdular. Onların âdeti, sünneti üzerine, başkalarının da tanımasına yardımcı olalım. Bir de, birbirimizi çok sevelim. Bu sevgiyle, inşallah ahirette de beraber oluruz. Çünki Mübarekler vaad ettiler, söz verdiler. Cennetin kapısına kavuşursam, içeri girmeden, bütün arkadaşlarımızı toplarım, beraberce Cennete gireriz, buyurdular. Bir keresinde de; Mahşer yerinde bütün arkadaşlarımızı toplarım, başımın üzerinde Cennete götürürüm, buyurmuşlardı. Ne bahtiyarlık! İnşallah ahirette de rahat edeceğiz. Yeter ki, kavuştuğumuz bu nimetin kıymetini çok iyi bilelim ve daima ondan bahsedelim. Nefsimizin şerrinden Allaha sığınalım. Çünki o, hem cenab-ı Hakka düşman, hem de bize düşmandır. Mübarek Hocamız; nefsin tek arzusu, seni kâfir yapmaktır, buyurdular. Kendisi kâfir olduğu için, senin de kâfir olmanı ister. Nitekim, içki içen, herkesin içki içmesini, bir mü’min, herkesin mü’min olmasını ister.
ali zeki osmanağaoğlu