Enver abim buyurdular ki;
Bir gün bir arkadaşa Mübarekler sormuşlar. “İlmihali okudunuz mu efendim?” Okudum efendim. “Kaç kere okudunuz?”. Efendim, bir kere baştan sona kadar okudum. ” Allah Allah, ben yirmi defa okudum, hâlâ okumak ihtiyacı duyuyorum. Siz bir defada nasıl hallettiniz bu işi?” buyurmuşlar. Yirmi defa…Kaç sene evvel…
Enver Abi sabahleyin hastahanede dedi ki; hepimiz okuyoruz elhamdülillah. Ama şöyle, ama böyle, okuyoruz. Fakat, bu okuduğumuz İlmihal’den istifade ediyor muyuz etmiyor muyuz, bir de bunu kendimize sormamız lazım. Bir mümin, İlmihal’i okuyor, hele hele bir de içindekileri yapıyorsa, bunun iki alameti vardır. Bir; insanın ilmi arttıkça tevazuu artar, daha alçak gönüllü olur. İlmi arttıkça daha tevazu sahibi olur. İlmi arttıkça, kendisinden artık utanır hale gelir. İlmi arttıkça, Allahü teala’ya yakınlığı artar. İlmi arttıkça ölüm halleri artar. Yani ilmin artması, ahirete yaklaşması, Cenab-ı Hakka yaklaşmasıdır. Mübarekler buyurdular ki; “Hatta aslanın ağzındaki yem gibi olur”. Ağzını kapatsa öldü. O kadar kendilerini korku içinde hissederler, Allahü teala’nın haşmeti, büyüklüğü yanında. Neden, ilimle tanıyorlar çünkü, tanımaya doğru gidiyorlar.
– devamı var –
ali zeki osmanağaoğlu