Enver abim buyurdular ki;
Davûd-i Tâi hazretleri var, büyük evliya. Talebesi bir gün kasaba gitmiş, demiş ki; Benim hocam aylardan beri bir damla et yemedi.. Gitmiş kasaptan et almış, güzel bir pirzola yapmış, güzel bir köfte yapmış, akşam eve getirmiş. Mübarek bakmış, bu ne demiş. Vallahi hocam benim içim yanıyor, aylardan beri bir damla et ağzınıza koymadınız. Benim de içim yanıyor, müsaade edin de buyrun biraz yiyin şunu demiş. Buyurmuş ki, iki mahalle ötede dul bir kadın var, üç tane de yetimi var, al bunu onlara götür. Talebesi almış etleri, emek verdiği o ızgaraları, doğru o yetimlerin evine, o dul kadıncağızın evine, oraya yemekleri vermiş, sonra geri gelmiş, ama biraz da üzgün, bir işe yaramadık diye. Hocası şu cevabı vermiş: Bak evladım, ben bunları yeseydim, üç dört saat sonra onlar bir yere gidecekti. Ama o fakirlere, o yetimlere vermekle, bu verdiklerimiz arşa gitti arşa, bizi bekliyorlar orada şimdi. Öldüğümüz zaman çıkacak onun değeri. Yoksa burada üç beş saat sonra hepsi zaten çöpe gitmişti. Ahiret için çalış, sonsuz kalacağın kadar.
– devamı var –