Behlül Dânâ hazretleri bir yerden geçiyormuş. Bakmış ki, insanlar harıl harıl bir şeylerle uğraşıyorlar. Ne yapıyorsunuz, diye sormuş. Cami yapıyoruz, demişler. Ne camisi, demiş. Halife, Allah rızası için cami yaptırıyor. Bize öyle söyledi, biz de çalışıyoruz, demişler. Gece olunca eline fırçayı almış, bütün taşlara, her tarafa; bu cami Behlül Dânâ camisidir, bu camiyi Behlül Dânâ yaptırmaktadır, diye yazmış. Sabahleyin bakmışlar, doğru halife Harun Reşid’e gidip, efendim vaziyet bu. Her tarafa kendi ismini yazdı, demişler. Halife, nasıl iş bu? Çağırın onu buraya, demiş. Gelince, sen deli misin, velî misin anlamadım. Allah rızası için yaptırdığım camiye niye ismini yazdırdın, demiş. O da, Allah rızası için yaptırdıysan, ha Behlül yazmış, ha başka bir şey yazmış, sana ne! Bunu kimin yaptırdığını Allah bilmiyor mu? Hâlâ ismim yazsın diyorsun, Allah için yaptırıyorum deme bari, demiş. Hadis-i şerif var. İnsanın ahirette en büyük kaybı, en büyük sıkıntısı, kaybettiği sevaplar olacaktır. Bu kadar sevap kazanmak varken, öbür tarafta eli boş kalmak, veyahut da bunu fırsata dönüştürmemek, bire yirmi, bire yüz, bire yediyüz kazanmak varken…
Âb-ı Hayat – 622
Enver abim buyurdular ki;
ali zeki osmanağaoğlu