Enver abim buyurdular ki;
Büyükler buyuruyorlar ki; Bu yol, mutlak olarak cenab-ı Hakkın rızasına kavuşturucudur. Sen kavuşmak istesen de, kavuşmak istemesen de, kavuşacaksın. Çünki bir kere yola girdin, dönüşü yok! Sağa sola dönüşü yok, arkadaki de bastırıyor. Mecbur devam edeceksin. Yani birinin peşine takılsan da, sürünsen de, devam edeceksin. Artık aldığı mesafe, herkesin kendi kabiliyetine göredir. Ama eninde sonunda kavuşacaktır. Efendim, dünyada kavuşamadı. Kabirde kavuşur. Kabirde kavuşamadı, mahşerde kavuşur. O da olmadı, Cennette kavuşur. Çünki yolun sonu Cennettir. Allah muhafaza eylesin, sen değil, yolun kendisi kavuşturucudur. Allah muhafaza eylesin, yol çok kıymetli olduğu için, düşmanı çok vardır. Şeytan, nefis, insan, neşriyat… Hepsinin gözü buradadır. İşte Allah korusun, bu yolda olanlar için en büyük tehlike; imtihan, inkâr ve incitmektir. Üç ‘i’ harfi, ne kadar mühimdir. Bir; seni bu yola kavuşturan mübarek zâtı incitmektir. İki; seni bu yola kavuşturan zâtı inkar etmektir. Üç; seni bu yola kavuşturan zâtı imtihan etmektir. Üçü de birbirinden felakettir. Peki ne olur? İnsan buhar olur. İşte bu yolda kalmanın en güzel yolu, kim ihlâslı ise onunla beraber olup, ben anlamam deyip, onun eteğine yapışmaktır. O ne yapıyorsa sen de onunla yap ve selamete er. Bir; kendi başına bir milim ilerleyemezsin. İki; kendi başına başkalarına yem olursun. Üç; kendi başına hem kendini, hem başkasını yakarsın. Onun için, Peygamberimiz ‘sallallahü aleyhi ve sellem’ diyor ki; Dinül mer’i dinül ahihi. İnsanın dini, arkadaşının dini gibidir. Veyahut da halilihi. İnsanın dini, dostunun dini gibidir. İyi arkadaş seçmeyen, iyi olamaz. Arkadaşa; eş, iş, neşriyat, her şey dahildir.
ali zeki osmanağaoğlu