Enver abim buyurdular ki;
Birgün Mübarekler buyurdular ki; Sen nasıl çalışıyorsun, ne yapıyorsun? Efendim, ben birşey yapmıyorum, sahiplenmiyorum. Ama anlatıyorum. Bunun bana ait olmadığını, kim hizmet ederse, ona ait olduğunu söylüyorum ve dua ediyorum, dedim. Mübareklerin çok hoşlarına gitti; Efendim, eğer sahiplenmezseniz, herkes size sahip çıkar, buyurdular. Gözüne mi sahipsin, burnuna mı sahipsin, kulağına mı sahipsin, kalbine mi sahipsin, midene mi sahipsin? Hiç birine sahip değilsin. O halde sen nesin? Senin neyin var? Hiç bir şeyin yok. Her şey birer emanettir, emanete hainlik olmaz.
Mübarekler “kuddise sirruh”, Allah şefaatlerini nasib etsin, Allah rahmet eylesin, buyurdular ki; Efendim bu hizmetler durursa felaketler peş peşe gelir. Bir gün müşrikler Peygamberimize “aleyhisselam” geldiler. Dediler; sen peygamber olduğunu söylüyorsun. Beddua et, gökten taş yağsın, ateş yağsın, görelim senin peygamber olduğunu. Buyurdular ki, Ben aranızdayken böyle bir şey olmaz, umumi felaket gelmez. Mübarekler sonra buyurdular ki, vârisleri de böyledir kardeşim. Geldi mi peki, gelmez. Yeter ki onların sevgisi devam etsin, onların hizmeti devam etsin, onların nefesinin bereketi devam etsin.
ali zeki osmanağaoğlu