Enver abim bir Ramazan-ı şerif günü buyurdular ki;
Mübârekler, börek gibi ekmek nev’inden şeyleri el ile yerlerdi. Mübârekler, akşam iftarlarını açar açmaz “Neveytü savme gaden” diyerek ertesi günkü oruca niyyet ederlerdi. İftar sofrasında dâimâ şu şeklde duâ ederlerdi; Yâ Rabbî, Ramezân-ı şerifde afv ve mağfiret eylediğin kulların meyanına dâhil eyle. Ramezân-ı şerîfin şefâ’atine nâil eyle.
Şaban-ı şerifin son günü Peygamber efendimizin bir hutbesi var, buyurdular ki; Ey müslümanlar, ey eshabım, yarın bir ay doğacak, bir ay üzerinize gölge verecek, o ay çok kıymetli bir ay. O ayın içinde bir gün var, bin aya bedel. Bir ömür boyu ibadet sevabı var. hem de, günahsız olarak. Bu ayda oruç tutmayı Allahü teala emretti, teravih kılmak sünnet oldu. O ay Ramezan…Ramezan ne demek. Yanmak demek. O ay oruç tutanların, tövbe edenlerin günahlarını yakıyor. Bu ayda yine Cenab-ı Peygamber devam ediyor, her tarafta hayır, hasenat, bolluk bereket. Çünki, böyle müjde var. Yine buyuruyor ki; bu ay sabır ayıdır. Kim sabrederse Allahü teala Cennet nasib edecek. Eğer, bu ay patronlar, işverenler, oruç tutanlara kolaylık verirse azabtan korur. Bugün bana telefon ettiler, efendim saat 16.30 da mesaiyi bitirmeyi düşünüyoruz, siz ne dersiniz dediler. 16.00 olsun, yarım saat de bizden olsun ki, biz de sevaba kavuşalım. İnşallah o sevaba hep beraber kavuşacağız.
ali zeki osmanağaoğlu