Enver abim buyurdular ki;
Efendim, Allah rahmet eylesin, bizde bir Ahmed Karaca abi vardı, çok tatlıydı. Pilotdu. Kayseri’de, F-16 da herhâlde bir ârıza çıkdı, paraşütü açsa kurtulacak; ama tayyâre düşdüğü zemân da çok kimseler ölecek.. Paraşütünü açmadı, gitdi dağa vurdu, orada yandı. Cesed yerine kömür parçası getirdiler. Ben de bunu Mübâreklere anlatdım ve efendim, Allah rahmet eylesin, Ahmed Karaca yanarken çok acı çekmiş midir, dedim. Ne acısı efendim, şimdi Ahmed Karaca dünyâya gelse, bir dahâ tayyâreye biner. Efendim, tam ölüm olmadan evvel, ya’nî ateş olmadan evvel, an meselesi tabii, bir; cenâb-ı Peygamber gözükür. Zâten onu görmek nasîb oldukdan sonra, yüz katrilyon parçaya bölseler, yüzbin tane ateşle yaksalar, zerre acı duymaz. İki; ağzına Kevser şerâbı verirler, o zâten narkoz olur, hiçbir şey anlamaz. Üç; Cenneti görür, bir de Cennetdekileri görür. Dolayısıyla, o, farkına bile varmaz. Onun için efendim, şehîdler için cenâb-ı Hak mübârek kitâbında öyle buyuruyor; Siz onlara ölü demeyin, onlar Allahü teâlânın verdiği rızkla rızklanırlar ve tekrar dünyâya gelip, bir dahâ şehîd olmak isterler, buyurdular.
Allahü teâlâ buyuruyor ki; Kim benim Peygamberime îmân etmezse, kim âhiret gününe îmân etmezse, onu ebedî yakacağım. Bildiren O! Sen nasıl az veyâ çok veriyorsun diyebilirsin? Dînin sâhibi O. Ben de bunu Mübâreklere sordum. Demek ki, o zemân dahâ bu mektûbu okumamışdım, belki de bilmiyordum, efendim, bu kâfirler sonsuz olarak Cehennemde yanacaklar. Bunu bana anlatır mısınız der gibi sordum. Kardeşim, Allahü teâlâ her kulunun sonsuza kadar îmân edip etmeyeceğini bilir. O kâfir sonsuz yaşasa, sonsuza kadar îmân etmeyecekdir. Onun için, sonsuz yanacakdır. Ya’nî o, elli-altmış senelik cezâ değildir. Eğer o bir gün îmân edecek olsa, Allahü teâlâ ona îmân nasîb eder, yine sonsuz yanmaz, buyurdular.
ali zeki osmanağaoğlu