Huzurpınarı ailesinin muhterem üyelerinin Cum’a gününü tebrik eder, müstecâb dualarınızı istirham ederiz efendim.
Allahü tealaya emanet olunuz efendim
ali zeki osmanağaoğlu
1980 senesinde diş hekimliği fakültesinden mezun oldum. Fakültede asistan olarak kalmam için bazı hocalarımız ısrar ediyorlardı. Ayrıca 3-4 alternatif daha vardı. Enver abime, hangisinin uygun olacağını sorduk. Hiçbirisine izin vermediler. Muayenehane açmamın daha uygun olduğunu söylediler. Zaten çocukluğumdan beri Enver abimin her emrine (sebep araştırmadan) peki derdim. Bu emrlerine de baş üstüne efendim deyip muayenehane açtık.
İlk gün sabah, Enver abim gazeteye giderken bizim muayenehaneyi teşrif buyurdular. Dua ederek, açılışını yaptılar. Ellerinde bir Kur’an-ı kerim vardı. Buyurdular ki; “Bu Kur’an-ı kerim, Hocamızın okuduğu Kur’an-ı kerimdir, selam söylediler, hayırlı olsun diye dua ettiler ve bu Kur’an-ı kerim’i de sana gönderdiler” buyurdular.
Birkaç hafta sonra Cuma namazı için (ayrıca kitap hizmetlerimiz için) Sultanahmed camiine gitmiştik. O hafta Hocamız da bizim muayenehanenin yakınında bir camiye Cuma namazı için gelmişler ve muayenehaneye uğramışlar. O gün mübarek bir gündü. Hem Cuma, hem de kandildi. Her kandilde olduğu gibi akşam Hocamıza kandil ziyaretine gittik. Hocamız; Bugün sizin muayenehaneye geldim, buyurdular. Duaya vesile olması için, efendim kitap satışındaydım, dedim. Biliyorum buyurdular. “Belki içeride birisi vardır dedim, zile bastım, açılmayınca kapının yanında dua ettim” buyurdular.
Hocamız ve Enver abimiz talebelerini çok severlerdi. Dünya işlerinde bile yardımcı olurlar, merhametlerini her halûkârda belli ederlerdi. Tabii bizim onları sevebilmemiz, Onların bizi sevdiklerinin, Onların kalblerinden gelen sevginin tezahürüdür. Onların, talebelerini böyle sevmeleri, inşallah ahiretde dahi sahip çıkacaklarının alametidir. Yeter ki biz bozulmayalım. Onlar ömürleri boyunca insanlar yanmasın diye, dünyada ve ahiretde insanlar huzurlu olsun diye uğraştılar. Biz de Onların açtığı yolda hizmet etdiğimiz müddetçe, Onların bıraktığı emanetlere, hizmetlere, sevgilerine sahip çıktığımız müddetçe, ahiretde Onların bize sahip çıkacaklarından ümmidliyiz inşallah. Kişi sevdiği ile beraber haşrolur hadis-i şerifi tesellimizdir efendim.
İlk gün sabah, Enver abim gazeteye giderken bizim muayenehaneyi teşrif buyurdular. Dua ederek, açılışını yaptılar. Ellerinde bir Kur’an-ı kerim vardı. Buyurdular ki; “Bu Kur’an-ı kerim, Hocamızın okuduğu Kur’an-ı kerimdir, selam söylediler, hayırlı olsun diye dua ettiler ve bu Kur’an-ı kerim’i de sana gönderdiler” buyurdular.
Birkaç hafta sonra Cuma namazı için (ayrıca kitap hizmetlerimiz için) Sultanahmed camiine gitmiştik. O hafta Hocamız da bizim muayenehanenin yakınında bir camiye Cuma namazı için gelmişler ve muayenehaneye uğramışlar. O gün mübarek bir gündü. Hem Cuma, hem de kandildi. Her kandilde olduğu gibi akşam Hocamıza kandil ziyaretine gittik. Hocamız; Bugün sizin muayenehaneye geldim, buyurdular. Duaya vesile olması için, efendim kitap satışındaydım, dedim. Biliyorum buyurdular. “Belki içeride birisi vardır dedim, zile bastım, açılmayınca kapının yanında dua ettim” buyurdular.
Hocamız ve Enver abimiz talebelerini çok severlerdi. Dünya işlerinde bile yardımcı olurlar, merhametlerini her halûkârda belli ederlerdi. Tabii bizim onları sevebilmemiz, Onların bizi sevdiklerinin, Onların kalblerinden gelen sevginin tezahürüdür. Onların, talebelerini böyle sevmeleri, inşallah ahiretde dahi sahip çıkacaklarının alametidir. Yeter ki biz bozulmayalım. Onlar ömürleri boyunca insanlar yanmasın diye, dünyada ve ahiretde insanlar huzurlu olsun diye uğraştılar. Biz de Onların açtığı yolda hizmet etdiğimiz müddetçe, Onların bıraktığı emanetlere, hizmetlere, sevgilerine sahip çıktığımız müddetçe, ahiretde Onların bize sahip çıkacaklarından ümmidliyiz inşallah. Kişi sevdiği ile beraber haşrolur hadis-i şerifi tesellimizdir efendim.
– devamı haftaya inşallah –
Fî emanillah